"M.Ö. 10.000 ya da 10.000 B.C. ("On binin Türkçe ve İngilizce yazılışlarına dikkat, çemişler" derdi, benim her şeyi sadece kendi bilen kardeşim burada parantez açıp..)" diye yazmıştım, filmi anlatırken.. Parantez içinde de bir şaka yapmak istemiştim.. On bini, Amerikalılar virgül, biz nokta ile ayırırız ya, ordan hareketle.. Gazetede aynen "On binin Türkçe ve İngilizce yazılışlarına dikkat çekmişler" yapmış editörüm, cümlemi.. "Dikkat" ile "Çemiş" arasındaki virgülü silip, araya bir "k" ekleyerek..
Niye?..
Çemişin anlamını bilmiyor ondan.. Tamam, o zaman virgülün anlamı ne?.
Biliyor da "Hıncal ağbi böyle laf etmez" diye düşünmüştür. O zaman gene ayni soru.. Virgül niye var arada peki?.. "Dikkat çekmek" ne zamandan beri virgülle ayrılıyor?..
Ve de "Dikkat çekmişler" diyelim.. O zaman cümlede var mı, peki, kim çekmiş, niye çekmiş, nasıl çekmiş.. Bizim şaka, olmuş kaka.. Ka-ka!.. (Yanlış falan yazmadım. Hani futbolcu adı.. Ondan.. Sakın düzeltmeyin..)
Derim ya hep editörlük zor iş.. Yazarı 20 yıl sırtınızda taşırsınız, tüm sorumluluğunu alıp, teşekkür etmez.. Bir hata edersiniz, böyle başınıza kalkar.. Valla öyle.. Bizim meslekte özür dilenmez. Alkışa pek rastlanmaz. İşin esası "Doğru yapmak"tır, çünkü..