YAVUZ Baydar'a teşekkürler.. İşte Akil adamlık bu. İşte okur temsilciliği bu.. İşte gazetecilik bu..
Dün harika bir köşe hazırlamış, intihar haberleri üzerine..
İşadamı A. Nuri Çolakoğlu'nun ölüm haberini, sebebi gizleyerek vermişti 5 büyük gazete, Sabah dahil.. Ben de bu gazetelerin Âkil Adamlarına açık başvuru yapmıştım.
Yavuz dünyanın en önde gelen gazetelerinin Âkil Adamları, Okur Temsilcilerini aramış. Onların görüşlerini almış. Kendi görüşünü de en sona koyarak, en doğru analizi yapmış. Beş büyük gazetenin başta Genel Yayın Müdürleri, tüm editör ve muhabirlerine ders olacak bir yazı ortaya çıkmış. Teşekkürler Yavuz..
Bir teşekkür de, geçen hafta Pazar ekini hazırlayan arkadaşlara..
Bu ek, açık söyleyeyim pek elimde kalmazdı. Sayfaları durmadan çevirir, sonra bir kenara atardım. Bu defa takıldım, kaldım.
Nuh Köklü, Kaya Genç, Evrim Altuğ ve Mustafa Gezer ekibinin hazırladığı 68'lerin 40'ıncı yılı sayfaları çok çok güzel hazırlanmış.. Akıl, emek, gazetecilik birleşince bu oluyor işte.. Harika..
Gazetecilikte ilk yılımın en büyük olayıydı Manchester United faciası (6 şubat 1958) ve onun ardından Matt Busby'nin gencecik bir takımla yarattığı mucize..
50'nci yılında bunu da hatırlamışlar. Yazı biraz daha güzel olabilirdi bence.
Sağlık sayfasında İnsanlık Tarihi kadar eski tartışmayı iki bilim adamıyla yapmak da hoştu.
"Boy mu önemli, performans mı?.."
Erkekçe'yi ve Kurthan Hocamın çilesini hatırladım.
Erkekçe Tavsiyeler sayfalarımızı Kurthan Hoca yönetirdi. Her ay da yüzlerce ayni soru gelirdi..
"Benimkinin boyu bu kadar.. Uygun mu?."
Kurthan Hoca bıkmadan yanıtlar, ama kimse başkasına yazılan cevaba aldırmaz, kendisine özel yanıt isterdi..
"Ona öyle dediniz ama, siz gene bana da diyin.."
Doçent Uğur Yılmaz'la, Dr. Akif Poroy'un yanıtları da soruyu değiştirmeyecek, soranları eksiltmeyecektir, emin olun..