Kim bilir hangi yolculukta, kim bilir kaybettiğim kaçıncı Moleskin defterlerimden birine, şimdi nerede okuduğumu, yoksa kendim mi uydurduğumu tamamen unuttuğum bir diyalog yazmıştım.
Galiba kadınla erkek ayrılıyordu.
Erkek ona şunu yazıyordu:
"Afrika'ya gidiyorum. İki zürafa vuracağım. Biri senin, biri benim için."
Kadın şu cevabı veriyordu:
"İyi ateş et de yaralı kalmayayım."
Erkeğin cevabı şu oluyordu
"Merak etme bu defa iyi nişan alacağım ve kendimi de yaralı bırakmayacağım."
Arabesk yanım, bu tuhaf metaforda Shakespiryen bir estetik bulmuştu.
Bazen düşünürüm.
"Yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil." Yaralı kalmak da
İnsanın her şeyden ruhunda bir yara izi kalmalı.
Hafıza, bir yaralar arşividir.
Bu tatoo kolleksiyonudur.
Leo Delibes, beni öldürememiş yaraların hasta bakıcısıdır.
Hayatta kendimden bıktığım, sıkıldığım anlar oldu.
Ama Delibes'ten asla. Ne o bana ihanet etti, ne ben ona.
Ne o beni ihmal etti, ne ben onu.
Her yalnız seyahatime onunla birlikte çıktım.
***
Hayır ben yazmadım şu şiirsel satırları.. Bu nasıl bir felsefedir.. Bu nasıl bir müziktir.. Vay vay vay!..
Leo Delibes'in Flower Duet form Lakme adlı eserinin kendisine ifade ettiği duyguları anlatmak için Ertuğrul Özkök yazmış..
Aydın Doğan'ın yerinde olsam, Ertuğrul'un Hürriyet Genel Yayın Müdürlüğü görevine derhal son verirdim. O işi yapacak yüzlerce insan var bu ülkede..
Ama bu yazıyı yazabilecek kaç kişi var söyler misiniz?.
Ertuğrul'un "Yazma" dışında herhangi bir şeyle uğraşmasını yasaklar, ona kesinlikle idari görevler vermezdim..
O zaman Doğan gurubunun yıllardır süren "Hıncal bize gel" tekliflerine de gerek kalmazdı. İhtiyaç kalmazdı. Hazine ellerinde, ama yanlış yerde ziyan ediyorlar.
Sentel ve gentel demokratlara, kendilerini güya hoşgörülü sanan entellere dersler veren muhteşem siyasal yazılarına da döndü bu arada..
Hürriyet'in bir tam sayfasını ona ayıracaksın ve "Yaz" diyeceksin.. "Yaşamı yaz, bütün boyutlarıyla.. Yaşadıklarını yaz. Yaşamak istediklerini yaz.. Yaz.. Yaz.."
***
Ertuğrul'un seçtikleri arasında Zafer Mutlu'ya rastlayınca çok şaşırdım. Hayır, bizim meslekdaşımız değil. Bu doktor Zafer Mutlu.. Ankara'da yaşıyor.. Olağanüstü bir tenor sesi var. Yorumları harika.. Dinlediğimde M.Ali'ye, Q Bar'a koşmuştum hemen, iki yıl önce.. "Ferhat'ın yerine birisini arıyordun.. İşte bu.. O da doktor üstelik" diye..
Olmadı nedense.. Niye olmadı bilemem.. Ama Ertuğrul da bir yerden duymuş, dinlemiş bu amatör tenoru ve "En iyi 15"i arasına koymuş, onun söylediği Bizet'nin İnci Avcıları'ndan Je Crois Entendre Encore aryasını.. Enfes!..
***
Ercan Saatçi dostumu yürekten kutlarım. Bu devirde, böyle zor bir klasik plak çıkarmaya cesaret ettiği için..
"Arta Kalan Zamanda" Ertuğrul Özkök'ün, hayattan arta kalan zamanda dinlediklerinden oluşan bir seçme.. Klasik müzikten 15 melodi.. Hayır.. Onun bile popüleri değil.. Çok yukarılardan.. Ama bir şarkıyı dinlerken, bir yandan da Ertuğrul'un o şarkı için yazdıklarını okuyorsanız, derinlere dalıyor, güzelliğin farkına varıyorsunuz. Müzik ve düşünceler birlikte içinize akıyor.
15 melodi.. 15 muhteşem anlatım..
Bu CD'yi alın mutlak.. Dinlerken okuyun.. Okurken dinleyin.. Bir duygu denizinde boğulacaksınız..