Selahattin Beyazıt'ın elini taşın altına sokma zamanı geldi, geçiyor.. Galatasaray camiasının bu en saygın, en ağır, adı en az yıpranmış ismi gün geçmiyor ki, bir başka hayırseverliği ile gazetelere geçmesin.. Camiada adı her zaman "Başkan" olan Beyazıt'ın artık Galatasaray'a da hayrının dokunması zamanı geldi, hatta geçiyor.
Galatasaray çok kritik günler yaşıyor. Gelecek daha da karanlık görünüyor ve bu dönemde Galatasaray'a sahiplenecek bir kurum ortada yok.
Özhan Canaydın iflas etmiş bir başkan.. Kendisine yararı yok. Galatasaray'ın bu hale gelmesinin baş sorumlusu o..
Adnan Polat, camianın büyük umuduydu. Ama kişisel duygularına hakim olamadığı için, hem kendisini, hem büyük umutlarla gelen ve sezona harika bir başlangıç yapan Kalli'yi yaktı. Galatasaray futbol takımını guruplara böldü, paramparça etti. Kendisine bağlı gazetecileri kullanarak Galatasaray'ın en büyük isimlerini yok etmeye çalışması, Avrupa Şampiyonu olunan 2000 yılından beri bir araya gelmiş en büyük, en kaliteli kadroyu perişan etti. PAF takımı ile oynasa devam edeceği UEFA Kupası'nda, köy takımları arasında kura çekmesine rağmen, tur şansını Bordeaux'nun insafına bıraktı.
Divan Kurulunun manevi etkinliği bile yok. Birkaç eski ahbap bir araya geliyor, ara sıra bağırıp çağırıyorlar, sonunda çay ve bisküvi partisi sona eriyor.
Kongre lisecilerin elinde.. Galatasaray batsa, gözleri kapalı Özhan Ağabeylerine oy veriyorlar.
Taraftar maça bile gelmiyor. Gelenler dünyanın en kötü, en anlamsız, en işlevsiz seyircisi örneği.. 90 dakika ne kadar zavallı olduklarını anlatan mazoşist şarkılar söyleyip, çekip gidiyorlar.. Varlıkları, yoklukları belli değil. Kimse de onları adam yerine koymuyor, ciddiye almıyor zaten.. Üç beş amigo sebepleniyor hepsi o..
Ultraslan denen gurup, isimlerine bir "a" fazla yazıldığı zaman kopardıkları kıyameti, Galatasaray batarken göstermiyor.. Birbirlerine internet mailleri atıp sanal tatminle yetiniyorlar. Hiçbir etkinlikleri yok.
Bir ara oluşan "Platform" en zavallıları.. Üç yıldır sadece toplantı yaptılar. Sadece ne kadar muhalif olduklarını söylediler, ama daha bir lider bulmayı, arkasında toplanmayı bile beceremediler..
O zaman kim?..
Kim kurtaracak Galatasaray'ı?.. Kim durduracak bu kötü gidişi söyler misiniz?.
Selahattin Beyazıt adını ortaya atışımın sebebi işte bu umutsuz tablo..
Bu tablo Galatasaray'ı çöküntüye götürür.. O zaman yeni bir oluşum gerek.. Camianın saygı duyacağı bir oluşum..
Aklıma Selahattin Beyazıt dışında bir isim gelmiyor..
Beyazıt başkan, yaşayan tüm eski başkanları bir toplantıya çağırmalı..
Ali Uras, Ali Tanrıyar, Alp Yalman, Faruk Süren, Mehmet Cansun..
Bu Başkanlar Kurulu durumu görüşmeli.. Çözümü belirlemeli ve mart ayındaki Kongreye katılacak kendi adaylarını seçip ilan etmeli ve kongreye kadar da arkasında durmalı..
Bu Galatasaray'ın son şansı olur..
Ama Beyazıt, ama öteki başkanlar omuz silker, "Bana ne" der, kapandıkları karanlıklar içinde Galatasaray yokmuşçasına kendi hayatlarını yaşamaya devam ederlerse, o zaman tribünlere bir başka arabesk şarkı yaraşır..
"Batsın bu dünya.."