Şimdi size yaşadığım iki olayı nakledeceğim..
Birincisi..
Yıllar önce.. Ali Kocatepe arabayı kullanıyor. Ben yanında oturuyorum. Yan sokaktan caddeye çıktık, sola saptık, trafik polisi işaret etti. Durduk..
"Burada sola dönüş yasak" dedi ve makbuzu çıkarıp cezamızı yazmaya başladı. Müdahale ettim..
"Memur Bey, ama çıktığımız yolun köşesinde sola dönüşün yasak olduğunu gösteren işaret yok!.."
Gülümsedi..
"Burada sola dönüşün yasak olduğunu herkes bilir.. Oraya levha dikilmesi ayrı iş.. Bir levha için kaç imza, o evrakın kaç masa dolaşması gerekir bilir misiniz?. Levhayı beklesek yandık.."
Ödedik, yürüdük.. Aylar sonra geçtim ayni kavşaktan. Meraktan baktım. Levha hala yoktu.
İkincisi..
Bebek'ten Etiler'e çıkan bir yokuş var.. Boğaz tarafından gelirseniz, sağa dönüp doğru yukarı.. Ama Ortaköy tarafından geliyorsanız yandınız.. Çünkü yolun ortasında bir refüj var, sola dönemiyorsunuz.. Refüjde bir ara var ama beş metre geride, U dönüşü için.. Ortaköy'den Bebek'e gidecekseniz eğer, günün her saatinde zaten sıkışık, o iki şeride inmiş Bebek Çarşısı içine gıdım gıdım ilerleyen bir trafikte zar zor gireceksiniz.. O kilit trafik içinde bir U dönüşü yapıp, Çarşı trafiğini iyice çorbaya çevireceksiniz, sonra Etiler yokuşuna vuracaksınız..
Ankara'dan İstanbul'a taşınmışım, beş altı yıl falan oluyor, bu rezillik böyle sürüp gidiyor.. Bir gün oturup yazdım.. "Yahu şu U dönüşü için yapılan refüj arası, 5 metre ileriye alınsa, hem U dönenler, hem de Etiler'e çıkanlar faydalansa olmaz mı?. Böylece Bebek Çarşısı ile hiç ilgisi olmayan Etiler trafiğinin çarşı içinde U dönüşü yapmaya zorlanarak trafiği iyice kilitlemesi önlense.." diye..
"Bunu görmek, demek için Trafik uzmanı olmaya gerek yok. Oradan bir kere geçen 10 yaşında bir çocuk bile akıl edebilir" diye de ekledim..
İki saat sonra Tuğrul Erkin telefon etti. O zaman İstanbul Belediyesi Genel Sekreteri..
"Hıncal, yazını okudum. Bir ekip yolladım, dediğini yapıyorlar. Etiler dönüşü yarın açılmış olacak.."
İş bitti.. İki satır yazı, iki kelime emir, İstanbul'un yıllardır süren bir trafik ayıbı iki saatte çözüldü.
Şimdi niye anlattım bu iki anımı.. Bir tane daha anlatayım, o da "Niye"si için olsun..
Los Angeles'te Kazım'la geziyoruz.. Nur içinde yatsın.. Bir restoranda mı ne, "Bak" dedi, "Seni çok önemli birisi ile tanıştıracağım.."
Genç.. Hoş sohbet biri.. Türk.. Yani Türk asıllı.. Artık Amerikalı olmuş.. New York'un trafiğini düzenleyen adam.. Öylesine başarılı olmuş ki, Los Angeles'e davet etmişler.. İstanbul'dan bin beter trafikli dünya kenti.. "Gel bizi de kurtar" diye.. Şimdi orayı hallediyor..
Aklımdan geçti..
"Buradaki işi bitince, İstanbul'a davet etsek" diye.. Anında vazgeçtim..
Adam New York'ta, Los Angeles'te başarılı, çünkü yetkisi var. Çünkü sorunu teşhis ediyor. Çözümü buluyor "Yapıla" diyor. Anında yapılıyor..
Hani bizde o sistem?..
İstanbul Trafiğinin sahibi Vilayet mi, Belediye mi, daha o belli değil..
En yetkili kurum Ukome.. Yani Ulaştırma Koordinasyon Merkezi..
Hani "Bir işi çözmemek istiyorsan, komisyona havale et" derler..Aynen o..
Hani oraya "Sola dönülmez" levhası dikilecek ya.. "Sola dönülmez kararı almak" için o komisyona.. Levha dikmek için o komisyona..
Kimler var orada?.. İnanmazsınız..
Milli Savunma Temsilcisi.. Jandarma Genel Komutanlığı Temsilcisi.. Sahil Güvenlik Temsilcisi.. Devlet Hava Meydanları Temsilcisi.. Devlet Demiryolları Temsilcisi.. Demiryolu, Liman, Hava Meydanı İnşaatları Genel Müdürlüğü Temsilcisi.. Deniz Otobüsleri Temsilcisi.. Büyük Şehir Belediyene bağlı kurumlardan 10 kişi.. Falan.. Falan.. Falan..
Şimdi bu temsilciler trafik, ya da şehircilik uzmanı mı?.. Hayır.. Bilirsiniz.. Adamın asli işi başka.. Bu angarya.. "Yahu biri gitsin toplantıya.."
Şimdi bu Ukome, ayda yılda bir toplanacak ve buradan çıkacak kararlarla İstanbul trafiği çözümlenecek..
Vallahi de, tallahi de, Nasrettin Hoca'nın para kazanmak için köy yoluna çalı ekmesi daha mantıklı, geçerli bir çözüm..
Kaldı ki..
Ukome karar alıyor da ne oluyor?.. İşte doğru kararı yıllar sonra nihayet verebildiler. Alışveriş merkezleri oto parkları ilk 3 saat için parasız olacak..
Peki aldıran var mı?.. Akmerkez.. Metro City, Kanyon.. Yani en merkezde olanlar hala paralı.. Bu yüzden millet paralı park yerine bedava yan sokakları tercih ediyor. Oysa o yan sokaklar bu merkezlere geliş gidişi sağlayan ara arterler.. Al sana kilit..
Ukome karar almış, uygulatacak otorite yok..
Belediye.. Gider basarsın mührü, canlarına okursun, bak bakalım uyuyorlar mı?..
Ama hani nerde o belediye?..
İstanbul'da eksik olan şey Otorite.. Sorunları, her gün kenti gezerek görecek, anında emir vererek ve verdiği emri uygulatarak hemen çözecek otorite..
Sistem bunun üzerine kurulmadıkça, gerisi boş.. Gerisi palavra..
Biz yazarız.. Onlar toplantı yaparlar..
Ama rezillik artarak sürer gider!..
İstanbul'da trafik sorununun çözümü, siyasete İstanbul Belediye Başkanlığıyla başlayan Başbakan'dan geçiyor.. Bu kent sokaklarında, bir, tek bir defa, eskortsuz, habersiz, güzergaha yayılan 100 trafik arabası, yerleştirilen 2 bin trafik polisi olmadan, vatandaş gibi gitmeyi denerse, rezilliğin boyutlarını görecek, o zaman tedbir almayı düşünecektir.

***

Rahmetli babam anlatırdı.. İstanbul'un trafik sorunlarını çözüm için Avrupa'dan uzman davet etmişler.. Uzman gelmiş.. Üç ay çalışmış kentte.. Trafiği adım adım gözlemiş ve sonra raporunu yazmış..
"Yaptığımız bilimsel araştırmalara göre, bu kentte bu koşullarda bir noktadan öbürüne gitmenin mümkün olmaması lazım. Buna rağmen insanlar gidebiliyorlar. Çözemediğimiz mucizevi bir sebeble, bu kentte durması gereken trafik akıyor. Aman dokunmayın, böyle kalsın. Yoksa o mucizeyi bozabilirsiniz.."
Babamın öyküsü 50 yıl evvel.. Uzmanın dediğine uymuşuz bunca yıl ki, mucize hala ve daha da büyüyerek devam ediyor.. Hala ve hala, bu kentte evden işe, işten eve gidebiliyoruz..
Sayın Başbakan.. Sayın Vali.. Sayın Belediye Başkanı.. Sakın ola bu yazıyı ciddiye almayın. Yırtın çöpe atın..
Bırakın İstanbul Trafik Mucizesi devam etsin!..