Ergun (Babahan) dün oldukça önemli bir yazı yazdı, Türk medyasına hitaben.. "Sivil Generaller!.."
"Ama kendimiz birer general rolüne soyunmayacağız. Hiç kimseye 'Sefer görev emri' çıkarmayacağız. Çünkü böyle bir yaklaşım bütün ülkeyi belirsiz bir karanlığa sürükler" dedi.
Ergun "Sivil General" derken kimi kastediyordu, biliyordum. Ne demek istediğini de, Antalya'dan gelen bir e-mail önüme koydu, bir kere daha..
" Ben 21 yaşında Kürt asıllı bir genç kızım. Aslım Kürt olabilir ama ben bir Türküm!!!
Aslım ne olursa olsun bu ülkede ve bu bayrak altında yaşamayı hiçbir şeye ve yere değişmem. Ben bir Kürt devleti değil, ayrı olacağımız bir fikri dahi istemiyorum.
Ama insanlar ayrımcılığa başladılar bile. Antalya'da yaşıyorum ve dün yapılan yürüyüşlerde 'Kürtlere ölüm' diye slogan atılıyordu. Buna çok üzüldüm bir teröristle aynı kefeye konmak canımı acıttı."
İşte mesele bu.. Tam da bu..
Bu ülkede 70 milyon insan yaşıyor. Tam sağlıklı bir istatistik yok, ama, üzerinde birleşilen rakam, 10 milyon.. On milyonumuz Kürt asıllı.. Yani içimizdeki her yedi kişiden biri Kürt asıllı.. Kürtlerin en kalabalık olduğu ülke Türkiye.. En kalabalık olduğu kent de, İstanbul..
Ve biz, Kurtuluş Savaşı'nı omuz omuza yapan Türkler ve Kürtler ve de diğer tüm azınlıklar yüzlerce yıldır bir arada yaşıyoruz.. Kız alıp vermelerle öyle kaynaşmışız ki adli tıp zor ayırır.
Bu PKK dediğimiz terörist gurup ise, sağdan say, soldan diz, 3 bini geçmez.. Askeri, sivil tüm istihbaratın ortaya koyduğu rakam bu..
Şimdi bu 3 bin, 70 milyonu allak bullak edebilir mi?. 70 milyonun yaşamını tepe taklak çevirebilir mi?. 70 milyona her şeyi ve herkesi unutturup sadece kendisini konuşturabilir mi?.
En kötüsü de, bu 3 bin kişi, 60 milyonun gözünde kendisini, içinden çıktığı 10 milyonla özdeşleştirip, Türkiye'de kardeşi kardeşe düşürebilir, Türk-Kürt kavgası, nefreti, düşmanlığı yaratıp, asıl hedefi olan ülke bölünmesinin tohumlarını atabilir mi?.. Bunu yapabilir mi?.
Yapar.. Biz izin verirsek, biz teşvik edersek, biz "Ben Kürt asıllıyım, ama Türk kızıyım" diye haykıran Hazan Sakık'ları "Kürtlere ölüm" çığlıkları ile köşeye itersek, yapar..
Bugün ülkenin içinde bulunduğu asıl tehlike budur. Ateş olsa cürmü kadar yer yakacak, PKK değil..
Ergun kimi yazdı peki, adını vermeden?..
Niye üstü kapalı yazdı?. Açık yazmalıydı. Ergun'un "Kimse sefer görev emri çıkarmasın" dediği kişiyi bilen bildi, ama herkes bilmeli..
Ertuğrul Özkök!.. Hürriyet Başyazarı ve Genel Yayın Müdürü.. Bir gün evvel yazısına "Hepimizin içinde bir celp" başlığı koydu, Sevgili Dostum..
Bu ülkenin en ünlü barış güvercini, en duygusal sevgi, dostluk, kardeşlik, aşk yazılarının imzası, son haftalarda müthiş bir şahin kesildi. Şahinler gibi yazıyor, Hürriyet'i de savaş çığlıklarıyla, şahinleştiriyor..
Ben Türkiye'nin 6-7 Eylül günlerine nasıl geldiğini iyi bilirim.. Bu yüzden içim titriyor. PKK'nın en büyük hedefi bu.. Bir Kürt 6-7 Eylül'ü yaratmak.. Bunu başarırlarsa, sayıları 3 binden milyonlara çıkacak. Bunu başarırlarsa tüm dünyayı arkalarına alacaklar..
Bu tuzağa düşmememiz lazım. Kim uyaracak?..
Medya!..
Yangına körükle giderek mi başaracağız bunu..
Emin Çölaşan'ın kovulması ve ardından yaptığı açıklamalar, Hürriyet'i de, Ertruğrul Özkök'ü de sarstı. Bu sarsıntıyı atlatabilmek için, Emin'in ötesinde yazılar yazmaya başladı Ertuğrul.. Ama olmuyor.. Emin'in yazılarını başka kimse yazamaz. Hele de Ertuğrul?.. Yazmağa kalkarsa üst yapıda inandırıcı olmaz.. Ama altyapıda bazı fanatikleri fena kışkırtabilir.
Çok ama çok soğukkanlı olmalıyız.. Türkiye çok kritik günlerden geçiyor.. Bir kıvılcım, söndürülmesi mümkün olmayan yangınlara yol açabilir!..
Aman Ertuğrul!..