Köksal Toptan tüm ulusu mutlu eden bir seçimle Meclis Başkanlığı'na seçilir seçilmez, özellikle medya senaristleri içlerindekini dökmeye başladılar..
"Madem Meclis'in başına eşi türbansız biri seçildi, o zaman eşi türbanlı biri de Köşk'e çıkmalı.. Çünkü yumuşama sağlandı, o zaman denge de sağlanmalı. Bir onlardan bir bizden.."
Bu çirkin senaryonun doğru olması, "Takiye" sözcüğünün lügatımıza girmesine sebep olan Recep Tayyip Erdoğan'ın aslında hayatının en büyük takiyesini yaptığı anlamına gelir.. Ya da usta bir satranç hamlesi oynadığını.. Gambit.. Oyun başında değersiz bir taşı vererek, oyun sonunda üstünlük sağlamak ve "Şah"ı düşürmek..
Meclis Başkanlığı gibi yönetimde etkisi nerdeyse sıfır, sembolik bir makamı "Uzlaşma" görüntüsü vermek için feda edip, Cumhurbaşkanlığı gibi, çok etkili, güçlü, yasaları veto edebilen, ülkenin kaderinde rol oynayan kurumlara atamaları bizzat yapan, ya da denetleyen bir makamı ele geçirerek, ülkeyi özellikle Amerika'nın şiddetle istediği Ilımlı İslam modeline döndürme yolunda en son ve en büyük adımı atmak.. Atatürk Cumhuriyeti'nden dönüşü sağlayıp, yıllardır hayal ettikleri 2. Cumhuriyet'e geçmek..
Ben, yüzde 47 ile seçim kazanan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bu" olmadığına inanmak istiyorum..
Ben, Gül'cü medyanın Erdoğan'ı dün açık seçik yazdığım gibi açmaza sürükleme çabasında olduğunu düşünüyorum.
Güya demokrat ve liberal bu medya için Erdoğan seçim gecesi bitti.
Sandıktan büyük bir zaferle çıkan AKP lideri, daha ilk konuşmasında güya demokrat ve liberal, ama aslında fena halde Atatürk ve onun cumhuriyetine düşman, onun ordusundan fena halde nefret eden 2. Cumhuriyetçi yazarların defterinden silindi.
Ne demekti böyle bir zafer anında lafa Atatürk'le başlamak.. Ne demekti "Atatürk'ün yolunda yürüyeceğiz" demek.. Hele hele "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" diye haykırıp, ulusal görüntüler vermek ne oluyordu?.. Ya o "Uzlaşacağız" herzesi neydi?.
Erdoğan gitmeliydi?.
Böylesi bir zafer kazanan lider nasıl gider?.. Yıpranarak, yıpratılarak!..
"Gül" açmazına alırsan, ilk adımı atarsın.. Erdoğan ya Gül'ü seçer, ya seçmez!..
Seçmezse neler olacağını şimdiden yazdılar, tehdit ve şantajlarını ortaya koydular.. Erdoğan lider değil.. Erdoğan aldığı oyun anlamını bile bilmiyor. Erdoğan yüzde 47'ye rağmen ödünler dağıtıyor.. İşler biraz kötüye giderse, bu yayınlar nasıl yoğunlaşacak, nasıl çoğalacak, nasıl etkili olacak tahmin edersiniz..
Seçerse.. O zaman iş iyice tamam..
Çünkü Tandoğan, Çağlayan ve Kordon coşkularını yaşayan ve yaşatan milyonlar hâlâ orada.. Hâlâ zinde, hâlâ dimdik..
Çünkü, 12 ve 27 Nisan'da konuşan Ordu seçimden sonra altını çizdi.. "Ordunun düşüncesi güne göre değişmez. Biz sözlerimizin arkasındayız."
Bu ne demek?..
O kitleler gene sokağa inmeye başlarsa.. Asker gene konuşursa, ne hale düşer Erdoğan?.. O zaman Gül gelir "Mazlum" partiyi kurtarır.
Dahası var.. Dünyayı, bu arada fena halde de Türkiye'yi bir ekonomik kriz bekliyor. Kurak geçen yaz, son baharda çiftçiyi, köylüyü bitirecek. Kışlık erzaklarını bile kenara koyamayacaklar. Sadece buğdayda kuraklık zararının 1.5 milyar dolar olduğu açıklandı. Daha dün okudunuz, günde 20 YTL yevmiye uğruna yirmişer yirmişer ölümü göze alan kırsal kesim insanının sadece buğday tarlasından 1.5 milyar dolar eksilmesi ne demek?.. Ayçiçeği, arpa, sebze ve meyvelerde durum daha da kötü. Kötü durum zorunlu zamlarla kent mutfağını da vuracak. Gerisini varın hesaplayın.
Kaldı ki, susuzluk kentleri ayrıca vurmaya başladı. Ankara'nın hali meydanda.. Huzursuzluk yayılacak. Dahası.. Barajlarda su seviyesi azalıyor. Petrole bağımlı enerji kullanımı artacak. Petrol dışa bağımlı bir yakıt.. Dolarla satın alınıyor. Bütçeye önemli bir yük binecek.. Dolar pahalılaşacak.
Daha tehlikelisi.. Dış piyasalarda petrol fiyatları son zamanlarda fevkalade oynak. Dünya petrol rezervlerinin bitmekte olduğu senaryoları yoğunlaşınca, fiyatlar artmaya başladı. Bu artışın çok hızlanacağı, bugünün iki, hatta üç misline çıkacağı görüşleri var. O zaman dünya sarsılır, Türkiye'yi hesap bile etmeyin artık.
Şimdi açık seçik biliniyor ki, önümüzdeki günler büyük ekonomik sıkıntılara gebe.. Toplumsal patlamaların önüne geçmek, ancak tam bir birlik ve beraberlik ruhu ile mümkün..
Böyleyken ülkeyi ortasından ikiye böler, bir yarının ötekini ezmesine yol açan gelişmeleri hızlandırırsan hepsinden önemlisi Atatürk Cumhuriyeti'nin temel yapısı ile oynamaya kalkarsan, millet sokaklara iner.. Sonunda Ordu kışlasından çıksa da, çıkmasa da Recep Tayyip Erdoğan biter..
İşte, bilerek, ya bilmeyerek tezgâhlanan oyun bu.. Bunu yapanlar kendilerine "Demokrat" diyorlar..
"Güya" demem bundan..