Biz soruyu Başbakan'a yöneltmiş ve demiştik ki..
"İstanbul gibi bir dünya kentinde Belediyeye ait kamusal alanlarda, tamamen başkaları tarafından organize edilen kokteyllerde dahi içki servisi yapılması ya da yapılmasını, tamamen belediye başkanının mezhebine bağlı bırakan ilkesizliği ve keyfiliği Anayasa'nın Eşitlik ve Laiklik ilkesiyle nasıl bağdaştırıyor, İstanbul Anakent Belediyesi'ndeki yasağı, ısrarla "Biz kimsenin giydiğine ve içtiğine karışmayız zorlama yok" diyen AKP görüşüne nasıl uygun buluyorsunuz?.."
Başbakanlık canibi ölüm sessizliğini muhafaza ediyor. Benim vergilerimle yüksek maaşlar alıp, beyler gibi yaşayan Basın Danışmanı Akif Beki'den de "Tıs" yok..
Nerden geldi ses?..
İstanbul Belediyesi'nden.. Kadir Topbaş beni aramış, bulamamış, New York'a hareket etmeden. Basın Danışmanı Faruk Yanardağ'dan yanıt vermesini rica etmiş..
Gerek Topbaş'a, gerek Yanardağ'a uygarlıklarından dolayı teşekkür ederim.. Ancak tekrar ediyorum, sorum onlara değildi. Çünkü onlara sormamın anlamı yoktu. Verecekleri yanıtın da..
Bakın neden?.
Kadir Topbaş, "Anayasa'nın 58 ve 59'uncu maddelerini uyguluyoruz" diyor.. "Söz konusu maddelerdeki 'Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden korumak için gerekli tedbirleri alır' şeklindeki hükümler kamu kurumlarına yükümlülük getirir. Bu yükümlülük gereği Belediye Tesisleri içinde her ne ad altında olursa olsun, alkol servisi yapılmıyor."
Şimdi, soruyu niçin Başbakan'a sorduğumuz açık değil mi?.
İstanbul'un Kadıköy, ya da Şişli veya Beşiktaş Belediyesi'nin tesislerinde alkollü içki satışı da var, davetlerde alkol ikramı da.. Buna karşılık anakentte yok.. Beyoğlu'nda yok..
Niye, orda var, burada yok?..
Çünkü "Ordakiler CHP'li belediyeler, serbest. Buradakiler AKP'li belediye.. Yasak.."
O zaman ortada bir ilke değil, Belediye Başkanı'nın keyfine ve mezhebine göre bir uygulama olduğu açık değil mi?.. Peki biz ne dedik?..
Şimdi Cumhuriyet Türkiyesi'nde, hani Amerikan gazetelerinin (Sevsinler) yazdığı gibi AKP'nin hızla batıya ve Batı normlarına yaklaştırdığı Türkiye'de, hele de 2010 yılında Avrupa Kültürü Merkezi olacak İstanbul'da, bir semtten öbürüne değişen tamamen keyfe bağlı uygulamanın yanıtını Topbaş nasıl verir ki?.. Ben niye ona sorayım ki?.. Sorum, tüm Türkiye'yi kapsıyor..
Bir ülkede, bir ilke, bir uygulama olmalı.. Başkan keyfine göre, kentin her sokağında ayrı değil. Her seçim sonrası değişen değil..
Bu sorunun yanıtını da tüm ülkeden sorumlu adam verir. Tabii sorumluluk duyusu varsa?..
Topbaş'la bu konuda polemiğe girmem. Anlamsız olur.. Başkana göre, Selami Öztürk, Mustafa Sarıgül ve İsmail Ünal, Anayasa'yı ihlalden yargılanmalı.
Başkana göre, kendisi de yargılanmalı.. Her gece gençlerin dolup taştığı Beyoğlu barlarında içki seller gibi.. Niye içki ruhsatı vermişler oralara..
Anayasa sana "Gençleri alkolden koru" diyorsa, sade evinde değil, gücünün olduğu, sorumluluğunun bulunduğu her yerde, yetkilerini kullanmalısın..
Yetki sende.. Vermesene izin.. Verilenleri iptal etsene, samimi isen..
Dostlar alışverişte görsün de, oylar sandığa gitsin diye alınmış göstermelik kararları, bu kararları alanlarla değil, ülkeyi yönetenlerle tartışmak gerek.
Bakalım Recep Tayyip Bey er meydanına çıkacak mı?.