Yaşamdan harika dakikalar yaşadık, perşembe günü Nebil'le, Yeditepe Üniversitesi'nde.. Sunay her zamanki koşuları içinde yurdun kimbilir neresindeydi, Haşmet her zamanki nazı içinde, son anda özür bildirmişti gene..
Nebil'le gittik ve..
Kulisten sahneye geçerken salonu görünce durdum.. Başım döndü sandım.. Büyülendim.. Tıklım tıklım doluydu, üniversitenin konser salonu.. 1200 genç oradaydı.. Hem de vizeler, sınavlar döneminde..
Bir yazar, bir konuşmacı için bundan daha büyük mutluluk ne olabilir?..
Bir genç "Yaşamınızda hiç bitmesini istemediğiniz bir an oldu mu, anlatır mısınız" dedi, sohbetin ortalarına doğru..
"Şu an" dedim.. "Şimdi.. Bitmesin istiyorum işte.. O kadar mutluyum.." Yaşam felsefemi tekrarladım..
"Bakın, dün geçti.. Bitti.. Geri dönmez.. Onlar güzel anılar olarak kalırlar, hepsi o kadar.. Yarını ise hiç bilmiyorum. Yarın olacak mıyım, onu da bilmiyorum.. Bildiğim bu an yaşadığım.. Bu ana sahip olduğum.. Bu an mutlu olduğum.. Bu an hiç bitmesin istiyorum.."
Nasıl güzel bir topluluk.. Nasıl sinerji veriyorlar insana.. Sakin sakin, tane tane, ağır ağır konuşuyorum, oysa içim nasıl coşku dolu, aslında nasıl keyifle haykırmak, nasıl sahneden inip aralarına dalmak, onlara sarılmak geliyor içimden..
Bu gençleri oraya toplayan şeyin Nebil, ya da ben olmadığımızı da biliyorum, işin güzel yanı.. Onlar Yaşamdan Dakikalar'a geldiler..
Okulun resmi internet sitesinde yapılan ankette Yaşamdan Dakikalar "En İyi Televizyon Programı" seçilmiş..
Dikkat buyurun!..
En iyi sohbet, en iyi kültür sanat falan değil.. En iyi televizyon programı.. Tüm televizyonların, tüm yapıtları içinde en iyisi..
Ve o tıklım tıklım dolu salon, verilen oyların nasıl candan nasıl içten olduğunun kanıtı..
Bizim programı "Zaten hatır için yayınlıyoruz" dercesine sabaha karşı saatlere atan müthiş TV Program Planlamacılarına inat.. "Bizim millet böyle şeyler seyretmez" diye birbiri ardına yoz, birbiri ardına utanç programları yayınlamayı marifet sayan, onunla övünen insanlara nispet!.. Bu "Yaramaz" dedikleri programla, tüm televizyonlara hem de en güçlü silahlarını sahneye koydukları prime time saatinde, 20.30'da karşı çıkıyoruz.. Ve işte sonuç!..
Hem de her hafta iki kez yayınlanıyor, Yaşamdan Dakikalar.. Reklamsa reklam.. Sponsorsa sponsor!..
Bizi en iyi izleme saatine koyan televizyona, hem para kazandırıyoruz, hem itibar!..
Önemli olan da bu ikincisi aslında.. Bunca kanal, bunca milyonla dolar kazanırken, bir hafta boyunca, iki tane, olmadı bir tane "Prestij, itibar, gurur programı"na tahammül edemezler mi?.. Yayınlayamazlar mı?.. Batarlar mı öyle yaparlarsa?..
Bir saat için gittik Yeditepe'ye.. Saatler hızla gitti.. Servisler gitti.. Biz hâlâ oradaydık. Konuştuk.. Sordular anlattık..
Bir şey dikkatimi çekti.. Özellikle okurlarımın neredeyse ezbere bildiği iki sevgi yüklü anımı, ODTÜ'lüyü ve Voleybolcuyu istediler.. "Biliyoruz ama siz gene anlatın" dediler..
Gençler, sevgiyi konuşmayı seviyorlar..
Ne güzel bu..
Ben de onları seviyorum..