Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Takke düştü.. Suçlu ortaya çıktı.. Bizler!..

İstanbul'a her yoğun kar yağışında bu anımı nakletmem gerekiyor, her yıl ayni kıyameti, ayni sözlerle koparan meslektaşlarıma bir faydası olur diye..
Yıl 1988.. Hani o ünlü Kanuni Süleyman Sergisi için Washington'dayız, bir avuç gazeteci. Yüklü program içinde koşturup duruyoruz.. O sabah gene kalktık, yoğun güne başlamak için. Asayiş berkemal.. Kahvaltıya indik.. Çıktık.. Felaket..
Bir kahvaltı süresinde öyle kar yağmış ki.. Yağma ne kelime.. Biri göğü boşaltmış sanki.. Sokaklar yarım metre kar..
Otelden çıkmanın imkanı yok..
Fazla da merakımız yok..
Dünyanın 1 numaralı ülkesinin, en süper gücün başkenti burası.. Az sonra yollar açılır, iş biter..
Hayır, yol mol açıldığı yok.. Hayat felç.. Metro bile felç.. Televizyondan izliyoruz. Yer yer yüzeye çıkıyor ya metro.. Bu çıkışlarda vagonlar kara saplanmış..
Günü gözaltında geçirdik.. Gece bir kokteyl var, bizim otelde.. Kent belediye başkanı bir kokteyl veriyor, bizim için..
Adam geldi, nasıl geldi ise.. Sonra kokain içmekten mahkûm olan ünlü zenci başkan..
Bir ara yanına yaklaştım..
"En büyük devletin başkenti kara mağlup oluyor, bu nasıl iş" dedim..
"Doğal afetlere karşı duracak güç dünyada yoktur" dedi, öncelikle.. Sonra tane tane anlattı..
"Bu karı kısa zamanda temizleyip, yaşamı normale döndürmek mümkün.. Ama bunun için en az 70-80 milyon dolarlık araç parkı bulundurmam gerek. Ve de bu araçları kullanacak işçileri beslemem.. Bunun kent halkına maliyeti 100 milyon doları geçer yılda.. Oysa yılda en fazla bir hafta böylesi yağan karda, tüm kenti tatil ettim mi, zarar nerden baksan 10 milyon doları geçmez.. Şimdi değer mi, 100 milyon dolar harcamaya.. Kar yağdı mı, resmi, özel her kurumu tatil ediyorum. Acil ihtiyaçlara belediye araçları ile ulaşıyoruz. İş bitiyor.."
İki ders var, olaydan alınacak..
1- Doğal afetlere karşı koyacak insan yapısı bir güç dünyada mevcut değildir. İnsan eliyle yapılmış en büyük bomba atom, bu doğal afetler yanında çocuk oyuncağı gücündedir.
2- Karla savaşta Amerika gibi dünyanın en zengin ülkesi bile, kâr zarar hesapları yapmakta ve ülkesinin başkentinde kara yenilmeyi kabullenmektedir.

***
Şimdi hafta başından beri izliyorum.. İstanbul bu defa kara yenilmedi.. Hemen bütün ana arterler başından sonuna açık kaldı.. Bu defa üstelik ara sokaklara dahi girildi..
Yasemin'i evine bıraktık dün.. Yalvardı adeta.. "Caddede bırakın, ben yürürüm" diye. Evin önü rampa.. Kalma tehlikemiz varmış.. Biraz da görme merakı ile ısrar ettim. Gittik. Bir yığın kargacık burgacık ara yoldan döne döne ulaştık. Yolların hepsi açıktı.. Yasemin'in korktuğu rampa dahil.. "10 yıldır burada oturuyorum, ara sokaklar ilk defa açık" dedi..
İstanbul Belediyesi bu defa kara gafil avlanmamış, olağanüstü önlemler almıştı.. Neticede doğal afet.. Hayat biraz yavaşladı ama, kilitlenmedi, felç olmadı..
İstanbul Belediyesi'ni yürekten kutluyorum, ama bir yandan da merak ediyorum..
Bu kar savaşı İstanbul halkına kaça patladı?.. Karla mücadele araba parkının, depolanan tuzların maliyeti dahil, kaç para harcadık?.
İstanbul'u tatil etsek, zarar ne olurdu?.
Zengin Amerikalı bu hesabı yapıyorsa, fakir Türk niye yapmasın?..

***
Belediye en yoğun ve etkili önlemleri alır, vilayet de olağanüstü çalışınca, son yılların en rahat karını yaşarken, bir gerçek daha ortaya çıktı..
Kar yağınca yerel, genel tüm kamu kurumları ve yetkililerini eleştiren, her şeyi onlardan bekleyen biz İstanbul halkının, yardımcı olma konusunda hiçbir şey yaptığı yoktur. Tam tersine işleri zorlaştırmak için elinden geleni yapmaktadır.
Amerika'da kar yağdı mı, herkes kendi evinin, dükkânının önünü kürür.. Kürümeyen de ağır ceza öder. Amerikan mizahında kar kürüme karikatürleri her kış tonla yayınlanır bu yüzden.. Fatoş'un uykucu kocası zavallı Basri her kış evinin önünü kürür, kar küreğini emanet alan Abdi'den güç bela kurtarıp..
İstanbul'da böyle bir şeye şahit oldunuz mu?. Siz hiç kar küreği gördünüz mü, herhangi bir evde, kapının önünde?..
Ve de oto yollar.. E-5'te de, TEM'de de emniyet şeritleri, gene insafsız, acımasız, ruhsuz, duygusuz, kendisini uyanık sanan vahşi hayvanlar tarafından doldurulmuştu.. Kar afeti bu.. Acil yardıma her an, her yerde ihtiyaç duyulabilir.. Ölüm kalım durumu her an yaşanabilir.. Böylesi koşullarda, emniyet şeridini adı insan olan bir yaratık nasıl işgal eder, nasıl kapar?..
İnsanlığın belediyeyle, polisle ne ilgisi var..
Zincir ve çekme halatı bulunduracaksın.. Kış lastiğin olsa bile bulunduracaksın. Çünkü kış lastiğinin yeterli olmayacağı buz tutmuş rampalar var.. Hadi sana lazım değil, önünde kalıp yolu tıkayana çıkarıp vermen gerekebilir mesela.. Çekme halatı ise her koşulda gerekir..
Tüm uyarılara rağmen bunları taşımamakta ısrar etmek, nasıl bir iştir?..
Yolları tıkayan bu defa ne kardı, ne de onunla savaşmayan yetkililer..
Bu defa tüm olumsuzlukların sebebi, suçlusu, bizdik..
Kabak lastikle yola çıkan, zincir, halat taşımamayı marifet sayan bizler..
İlle de sokağa çıkmamız gerekmediği halde, çıkan bizler..
İstanbul halkı biraz düşünceli, biraz kurallara saygılı, biraz yardımcı olsaydı, karlı haftamız çok daha kolay geçerdi, kesin..
Kar, insanlık bilincimizin, vatandaşlık, yurttaşlık bilgimizin çok az olduğunu ortaya çıkardı.
Başkalarından bir şeyler bekleyenlerin, kendilerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirme zorunda olduklarını dahi bilmiyorduk..
Belediyeye alkış.. Vilayete alkış.. Emniyet'e alkış..
Gelecek karda, kendimizi de alkışlamak dileği ve umudu ile..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA