1.GÜN: AKP Milletvekili Resul Tosun, Ankara'nın çok asker göründüğünü, Meclis'in etrafının kuvvet komutanlıkları ile çevrelendiğini, kentin göbeğinde kocaman Harp Okulu tesislerinin bulunduğunu, Meclis'in de askerler tarafından korunduğunu söylüyor, bunların çekilmesi gerektiğini ileri sürüyor.
2.GÜN: Genel Kurmay açıklama yapıyor: "Endişe ve hayretle karşılanan bu görüşler, münferit hezeyanlardır."
3.GÜN: Meclis Başkanı Bülent Arınç "Genel Kurmay'ın üslubu ölçüsüz, orantısız. Bir insan farklı düşünceye sahipse bunu ifade özgürlüğü kapsamında olağan karşılamak gerekir" diyor.
Peki ben ne diyorum..
Ankara'nın askeri görüntüsü doğru bir izlenim. Dünyanın hiçbir başkentinde, hatta kentinde bu görüntüye rastlayamazsınız. Hatta sokaklarda dolaşan üniformalılar dahi görmezsiniz. Birisi bunu gündeme getirdi ise, tartışılır. Fevkalade demokratik bir tartışma olur bu..
Genel Kurmay'ın açıklaması, gerçekten alelacele, çala kalem yazılmış. Bu tartışmaya hiç girmemeleri, sivilleri başbaşa bırakmaları gerekirdi. Son zamanlarda AKP ile uyum içinde olduğu görüşlerine, tepki mi vermek istedi, Genel Kurmay Başkanı Özkök Paşa?.. Ya da Ankara kulislerinde söylendiği gibi, alttan gelen baskılar, Resul Tosun açıklamaları ile tavana vurunca, basıncı azaltmak için tencerenin düdüğünü kaldırmak mı icap etti?. Münferit hezeyansa eğer, ordu niye endişeye düşüyor, niye şaşıyor?.
Bülent Arınç'ın ifade özgürlüğü, bir köşe yazarı, hele hele bir parlamenterin düşüncelerini açıkça söyleme hakkına sahip çıkması alkışa layık.
Ben, dördüncü günü merak ediyorum.. Bir türlü gelemeyen dördüncü günü.. Hükümet ne diyor bu konuda?.
Niye öyle süt dökmüş kedi gibi susup oturuyorlar.. Asıl tepki ve eylem onlara düşerken..