(International Herald Tribune'da geçen hafta Doreen Carvajal imzalı bir yazı yayınlandı, "Yunanistan'ın acı parti sonu gerçeği/ Bir yıl sonra Oyunlar hızla yükselen maliyetler ve bomboş spor tesisleri ile karşı karşıya" başlıklı bu yazıyı özetleyerek sunuyorum.)
Yunanistan'ın bol keseden harcayarak gerçekleştirdiği gösterişli Olimpiyatlardan bir yıl sonra, anılar da yeni dökülmüş beton yığınları gibi taze..
İşte Oyunların hediyeleri..
60 milyon euroya mal olan insan yapımı kayak kano kanalı ki, Akdenizin suyunu, pompalayarak vahşi bir ırmağa dönüştürüyor. Ama bir pompanın maliyeti 100 bin euro.. 200 milyon euroya mal olan çim hokeyi, soft ball ve beyzbol alanları, ulusun hiç bilmediği ve ilgilenmediği spor tesisleri olarak bomboş duruyor.
Geçen ağustosta, 16 gün boyu spor yapılan 30'dan fazla tesiste şimdi rüzgarla uçuşan otlardan başka şey yok..
Tüm Olimpiyatların kesin maliyeti hala belli değil.. Tahmin edilen 9 ile 13 milyar euro arasında bir fatura çıkacak, ama o kadarla kalmayacak Fatura her yıl artıyor. Çünkü bu boş tesisleri, bakım ve yaşatma maliyeti yılda 100 milyon euro..
Geçen yıl 43 milyar euro dış borçlanmak zorunda kalan ve AB'den "Borçlarını yüzde 6 azalt" talimatı alan bir ulus için bu fatura, yeni politik çatışmalara yol açıyor.
Yunan ekonomisinde büyük bir yer tutan turizmde bir gelişme var gibi. Yılın ilk altı ayında uçakla gelen yolcu sayısı yüzde 7 arttı. Uluslar arası turizmde de gelişme var. Ama bu Olimpiyat dolayısı ile büyük paralar harcayarak yenilenen otelcilerin beklentilerini karşılamıyor. Atina Otelciler Birliği sözcüsü "Yılın ilk altı ayında doluluk oranı, Olimpiyat öncesinin ayni.. Yüzde 60" dedi. "Şu anda Olimpiyatların kaça mal olduğunu bilmiyoruz. Bunu bilmeden de, Olimpiyat yapmanın değip değmediğini söylememiz mümkün değil.." Büyük bir bölümü Yunan halkının vergileri ile yapılan yeni spor tesisleri bugün nöbet tutan birkaç güvenlik elemanı dışında tamamen terkedilmiş durumda.
Atlama havuzu kuru, veledromda tek bisiklet yok. Volos kasabası asla dolduramayacağı yepyeni stadı ne yapacağını bilmiyor. Önceki olimpiyatların tersine bu tesislerin hiçbiri geçici değil. Yunan halkının hiç ilgilenmediği beyzbol stadı bile devamlı kalacak şekilde yapılmış.
Bazı stadlar, kısa devreli olaylar için kiraya veriliyor. Pop konserleri, buz revüleri, Cats gibi müzikal temsilleri.. Ama bunlardan elde edilen 5 milyon euroluk gelir, 100 milyon euroluk giderin yanında komik.
Yunan hükümeti, Olimpik tesisleri özelleştirmek için bir organizasyon kurdu. Bu kurum şimdi öncelikle kayak kano tesislerini bir Su parkına dönüştürecek firma arıyor. Sırada plaj voleybolu, badminton ve Uluslararası Televizyon Merkezi binaları var. En zor satılacaklar küçük nüfuslu uydu kasabalardaki stadyumlar.
Hele beyzbol stadı tam başa bela.. "İnşallah Yunan hükümeti bu sporu halka yaymak gibi Don Kişot çözümlerine kalkışmaz" diye dalga geçiyorlar.
Bu satışları yönetmekle görevlendiren Muhafazakar bakan Fani Palli Petralia "Tesisleri yaşatmak çok pahalıya mal oluyor. Bu maliyeti düşürmek zorundayız" diyor. "Biz açılıştan beş ay önce iktidara geldik ve Olimpiyatları kucağımızda bulduk. Oyunları Atina'ya getiren ve bu tesisleri yapan Sosyalistler, Olimpiyadın ardından ne yapılacağına dair bir plana sahip değillerdi. Herşey üstümüze kaldı. Bir kent Oyunları aldı mı, kentin geçireceği büyük değişim için bir iş planı hazırlamalı ve ülkenin Oyunların bitişinden bir gün sonra nelere ihtiyacı olacağına karar verilmeli. Bunların hiç biri yapılmamıştı!.."
(Not: Bu yazı ile İstanbul Olimpiyatları ve İzmir Üniversite Oyunları arasında olası benzerlikler tamamen tesadüften ibarettir. Aman kimse alınmasın.))