Hıristiyan dünyasının Haç'ı yasaklayabileceğini düşünebilir misiniz?. Düşünün.. Yasakladılar.. Özel bir haç şeklini yasakladılar. Üzerinizde bir Gamalı Haç simgesi ile sokağa çıkmayı deneyin bakalım herhangi bir Avrupa ülkesinde başınıza neler gelir?.
Gamalı Haç, bir haçtır.. Ama siyasal bir haçtır. Bu haçı simge yapan siyasal görüş dünyaya felaket getirmiştir. Bu haç bu yüzden, vicdanlarda lanetli, hukukta yasaklıdır.
Yasak olan haç değil, onun siyasal alanda kullanılmasıdır. Yasak olan bir siyasal simgeye dönüşen Gamalı Haç'tır..
***
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın sözleri medyada gereken yankıyı yaratmadı. Niye yaratmadığını tahmin ediyorum. Siz de edersiniz.
Büyükanıt Paşa "Eşarba hiç kimse bir şey demez" dedi. Bir asker olarak bu kadar söyleyebilirdi. Birkaç satır sonra çok önemli bir açıklama da getirdi, sözleri daha iyi süzülsün diye..
"Bazı şeylerde kararlı olmak lazım. O çizgiyi yöneticilerin uygun yerden çizmesi lazım.."
***
Dünkü gazetelerde Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA) diploma töreni haberleri vardı. Yani askeri bir tören.. Ve resimlere baktım.. Tören salonu baş örtülü kadınlarla doluydu.
Ordu baş örtüsüne kesinlikle karşı çıkmıyor, tam tersine baş örtülü kadınlarımızı kucaklıyordu.
Asker söylemleri ve eylemleri ile çizgiyi çizmişti.
"İslama evet.. Siyasal İslama hayır!.."
***
Baş örtüsü bir simge değildir. Pek çok ülkede vardır. Anadolu da vardır. Anadolu insanının yaşam biçimidir. Bir zamanlar Anadolu'nun erkekleri de kasket giyerlerdi. Karikatürlerde bile Anadolu erkeği kasketle simgelenirdi. Giderek yok olmaya başladı. Baş örtü duruyor.. Köylerde, kasabalarda baş örtü duruyor. Çizginin içinde duruyor.. Kimse karşı çıkmıyor, kimse yadırgamıyor. Hiçbir yerde de yasaklanmıyor.
Yasak olan ne?.. Anayasa Mahkemesi kararı ile yasak olan ne?.
Sıkma Baş!.. Köy değil, tam tersine kent kadınlarında "Aniden" görülmeye başlayan sıkma baş..
Türban değil.. Medya bu ismi yanlış olarak yerleştirdi. Türban bir zamanlar bütün dünyada moda olan bir kadın başlığının adıydı. Hint kökenliydi.. Bir şalın, Osmanlı sarığı gibi başa dolanmasıyla oluşurdu. Amaç saçın bütün kıllarını saklamak değil, hoş bir baş görüntüsü yaratmaktı. Çıktığı Hint tarikatını saymazsanız, herhangi bir dinle uzaktan yakından alakası yoktu.
Saç saklama krizi üniversitelerde ilk defa doğduğunda zamanın YÖK Başkanı hatta "Türban taksınlar izin verelim" demişti. Medya Doğramacı'nın sözlerini poposundan anlayınca, Sıkma Baş'ın adı Türban olarak kaldı.
Bugün, başlarını örtmek isteyen kadınlar gerçekten Türban bağlasalar, hiçbir yerden tepki görmezler, hatta alkış alırlar. Türban hiçbir siyasal din simgesi olmayan, şık bir kadın başıdır.
***
Sıkma Baş ve onun hemen yanında yer alan uzun ve çeşitli renklerdeki pardösü benzeri giysiler, bir Anadolu yaşam tarzı değil. Ne Türkler'de, ne Anadolu mozayığında böyle bir başlık ve kılık yok.. Kökenine inerseniz, fanatik ortodoks Yunan kadınlarında ve bir Lübnan müslüman tarikatında sıkma başa rastlarsınız.
Türkiye'de gelişme, Necmettin Erbakan'ın kurduğu, hemen hepsi kapatılan partilerle başladı. Sıkma Baş bu partilerin siyasal simgesi idi. Pardösülerin renkleri ise bağlı olunan tarikatları açıklıyordu.
Türkiye'de dini siyasete sokmak Anayasa ile yasaktı. Erbakan partileri bu yüzden kapatılıyordu. Tarikatçılık ise Devrim Yasaları ile yasaklanmıştı.
Sıkma Baş ve üniforma gibi giyilen bu pardösüler, dinin değil, siyasetin simgesi idiler.
***
Bu ülkede dine ve inançlara karşı çıkacak insan bulmak zor. Ama dinin siyasete alet edilmesine, dini simgelerle oy avcılığına çıkılmasına ve geniş kitlelere "Din devleti kurma" amacı aşılanmasına karşı olanların, yani Cumhuriyete sahip çıkanların sayısı ve gücü tartışılmaz.
Bu güçlerin başında da Atatürk'ün ordusu geliyor.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Büyükanıt "Eşarp özgürdür" sözleri, ardından GATA'da yapılan uygulama da, Askerin Anadolu insanı ile nasıl bütünleştiğini gösteriyor.
Çizgiyi doğru yerde çizmek, işte tam da budur!.