Malezya'da yapılan "2010 Dünya Basketbol Şampiyonası" oylamasının hemen ardından 6 Aralık'ta Hürriyet spor ortamına bir bomba düşürdü..
Çok kritik oylama öncesi bir Türk gazetecisi, Kanada adına oy verecek Leslie Cin'i arayıp "Bu ülkenin spor tribünlerinde adamlar öldürülüyor. Sakın Türkiye'ye oy vermeyin" demişti. Hürriyet sporun manşetinde Türkiye'nin 2010'u aldığı yoktu. Hürriyet "Telefondaki kimdi" diye vatan haini aramayı daha cazip (!) bulmuştu. Habere imza atan Hürriyet Spor Müdürü Esat Yılmaer "Delegelerin kafasını bulandırmaya çalışan bu zavallının Türklüğünden şüphe etmek gerek. Hele bu bir gazeteci ise, durum daha da vahim" diyerek adını açıklamadığı gazeteciyi "Vatan Haini" ilan ediyordu. Ayni gün Basketbol Federasyonu resmi sitesinde "İçimizdeki Fransız ve Sırplar ortaya çıktı" başlığı altında Ünal Özüak'ın resmi yayınlandı.
8 Aralık'ta Türkiye gazetesinde Kemal Belgin "Haber doğrudur, arayanı biliyorum" diye yazdı ve o da Ünal Özüak'ı ima etti.
Bu sırada Ünal Özüak, bu köşede yayınlanan yazılarını her defasında Hürriyet'te haberi yazan Esat Yılmaer'e hitap ederek bitiriyordu..
"Esat, vatan hainini ya da vatan uydurukçusunu açıkla.." Ben de not düştüm. Hatta Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı Onur Belge'yi göreve çağırdım, mesleğe sürülen leke adına.. Esat'tan da, Onur'dan da ses çıkmazken, asıl bombayı, Hürriyet ile ayni gurubun gazetesi Fanatik 23 Aralık'ta patlattı.
"Vatan haini yokmuş" başlıklı sekiz sütunluk haberde Kanada delegesi Leslie Cin ile arkadaşları Arın Anıt'ın konuştuğunu, Cin'in "Oylama sırasında beni Türkiye'den bir gazetecinin aradığı kesinlikle doğru değil, bunu duyunca şoke oldum" dediğini yazdı.
26 Aralık'ta da gene ayni guruptan Milliyet, gene manşetten "Seçim malzemesi mi oldu" başlığı ile Leslie Cin'in "İlk kez sizden duyuyorum" dediğini, haberin seçim malzemesi olarak üretilen bir asparagas olduğunu anlattı.
..Ve nihayet, sporseverlere, Arın Arat'ın Leslie Cin ile yaptığı söyleşinin, Cin'in kendi sesinden www.turkbasket.com/roportaj/lesliedalcin.mp3 tıklanarak dinlenebileceği ilan edildi.
Tablo açık ve netti. Hürriyet, Turgay Demirel'in seçim gücünü artırmak ve muhalifleri hırpalamak adına bu asparagas haberi düzenleyerek, alenen ve resmen tetikçilik yapmıştı.
Hürriyet Spor Müdürü Esat Yılmaer'in, Demirel'e ne kadar yakın olduğu, başından beri onu ne kadar desteklediği biliniyor. Hürriyet Basket Yazarı Doğan Hakyemez ise Turgay Demirel'in maaşlı adamı. Geçimini ordan temin ediyor.
Esat, başından beri sorularımıza yanıt vermediğine göre, suçunu kabulleniyor. Haberi Doğan'la birlikte tezgâhlamışlar.
Benim Esat'la da, Doğan'la da meselem yok.. Onlar şanslarını kullanamadılar. Susup kaldılar.
Sorunum Ertuğrul Özkök'le artık..
Hürriyet Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök..
Bu kadar çirkin bir gazetecilik ayıbına, kökleşmiş, halkla bütünleşmiş, "Kalemini satma" öğütlü baş yazısı ile çıkıp, yarım asırdır en çok okunan gazete olmuş Hürriyet'in Genel Yayın Müdürü Özkök göz yumuyor, görmez, duymazdan geliyorsa, yandı gülüm keten helva..
Sevgili Ertuğrul, Bu sadece Hürriyet'in değil, tüm Türk medyasının yüzünü kızartan bir skandaldır.
Okuyucu "Hürriyet bunu yaparsa, ötekiler ne yapmaz" demez mi?. Hürriyet böylesi bir asparagasla tetikçilik yapabiliyorsa.." dedirtirsek, "Gazete"nin doğru, gazetenin güvenilir olduğuna okuru nasıl inandırırız.
Hürriyet bu pisliği temizlemek zorundadır.. Yoksa.. Sayfalar dolusu ilanlar vererek yayın ilkeleri (!) açıklayan "Doğan Yayın Konseyi"ne mi gitmemiz gerek?..