Mektubun başındaki hitap bana.. Ama aidiyeti ciheti ile, buradan bir açık mektup olarak Başbakan Yardımcısı ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı M. Ali Şahin'e, İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu'ya, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner'e, Ankara Valisi Kemal Önal'a ve Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a havale ediyorum.
Bu Ankara 19 Mayıs Stadı çevresinde, 25 yıldır süren bir trajedidir. Devlete güvenip bilet alanlar, içeri giren beleşçiler, kapılardaki avantacılar tarafından biletin yarı fiatına içeri alınanlar, kulüpler tarafından sızdırılan holigan çeteleri yüzünden tribünler dolduğu için, yüzlerine kapatılan kapıların dışında kalırlar. Polis, elindeki biletle şikâyete gelen, yardım isteyen insanların üzerine, su fışkırtan panzerler, coplar ve azgın köpeklerle gider. Suçluyu koruma altına alırken, hakkını arayan masum vatandaşı ezer.
Şimdi yukarıda unvanlarını ve adlarını açık açık yazdığım Muhterem Kişilere soruyorum.. Bu devlete ve onun kurallarına inanarak, güvenerek bilet alan vatandaşın, aldığı numaralı yere oturup insanca maç seyretme hakkını bu ülkenin güvenlik güçleri sağlayacaklar mıdır?.. Yoksa insanlarımız "Benim polisim aciz. Benim polisim suçlunun yanında.. O zaman başımın çaresine kendim bakayım" mı diyecektir?.
Bu soruma yanıt vermeden önce, lütfen bu okur mektubuna göz atın, bu ülkenin değerli büyükleri.. Bu ülke insanından sorumlu olan, siyasiler ve bürokratlar..
***
Merhaba Sevgili Hıncal Bey..
Miraç Altıntaş.. Ankara'da yaşayan Galatasaray taraftarı bir gencim. 9 yaşlarında biri kız diğeri erkek 2 yeğenim günler öncesinden, Büyükşehir Belediye Ankaraspor- Galatasaray maçına gitmek için bana yalvardılar. Benim sayemde Galatasaraylı olan bu iki sevimli küçüğün dayıları olarak söz verdim. "Havanın güzel olması koşuluyla o maça gideceğiz" dedim.
Maç günü, 2.5 saat önce stada geldik. Maraton tribününden 90 milyon karşılığında 3 bilet aldım. (Biletler hâlâ elimde..) 17.45 gibi stada girmek için sıraya girdik.
Çocukları bilirsiniz, nasıl hevesliler. İlk defa maça girecekler ve ilk defa Galatasaray'ı canlı izleyecekler. Bu onlar için gerçekten büyük bir mutluluk.
O sırada kız yeğenim dedi ki : "Dayı biliyor musun bugün hava neden güzel?. Her akşam yatmadan önce Allah'a dua ettim hava güzel olsun maça gidelim diye, o yüzden.."
Biz sırada beklerken yeğenler can sıkıntısından kendi aralarında muhabbet ediyorlar. Erkek "Bütün arkadaşlarıma hava attım maça gidiyorum diye, Dayı resmimizi çeksene sınıfta arkadaşlarıma gösteririm, yoksa inanmazlar" diyor.
Kız diyor ki: "Öğretmenimiz ödev vermişti. Bugüne kadar başınızdan geçen en önemli olayı yazın, ben maça gittiğimi yazacağım dayıcım.."
..ve binlerce kez "Teşekkürler dayıcım" lafını duyuyorum.
Bu şekilde 2 saat 15 dakika bekledik... Bir çocuk 2 saat 15 dakika ayakta bekler mi? Sırf maça girme heyecanı ile ağızlarını açıp tek kelime şikâyet etmediler.
Saat 20.05 gibi artık önümüzde 15-20 kişi kalmışken birden ön taraftan bağrışmalar, itiş kakış meydana geldi. Bir de baktık ki kapıları kapatmışlar. Dışarıda genci, yaşlısı, çocuğu elinde bileti olan yüzlerce insan. Ben şok içindeyim. Çocukları sırada bırakıp olan biteni öğrenmek için orda duran görevlilerin yanına gittim. "Emir kuluyuz kapatın dediler kapattık" dediler.
Şimdi benim o yaşadığım şoku tahmin edebiliyor musunuz?
Çocuklara ne diyecektim? O sabırsız, sevinç, coşku dolu, bekleyişlerinin sonunda nasıl "Hadi eve gidiyoruz" diyebilirdim?
İnanır mısınız hayatımın en kötü günlerinden birini yaşadım o gün.
90 milyon verdiğime mi, 2 yeğenimi bir dayı olarak maça sokmayı beceremediğime mi, yoksa ayakta beklediğimiz 2.5 saate mi yanayım?
O çocukların eve giderkenki halini görseniz içiniz parçalanırdı.
Ertesi gün B.Belediye Ankaraspor klübünü ve onursal başkanı Melih Gökçek'i ve de Biletix'i aradım...
Biletix bir şey yapamayacaklarını söylediler. Klüp bana dedi ki "Özür dileriz. Gelecek maçımıza ücretsiz girebilirsiniz.."
Bu neye benziyor?. Gişe rekorları kıran bir film sinemaya geliyor ve sırf o filmi izlemek için bilet alıyorsunuz. Tam sıra size gelmişken kapıdaki görevli diyor ki "Bu filmde yer kalmadı, haftaya "Kandavulun Kanı" filmi gelecek, o filmi izleyin bu biletle..."
Melih Gökçek'e de birkaç kez mail atmama rağmen doğal olarak cevap gelmedi!.
Yani.. Hakkımı hiçbir yerde arayamadım ben.
Türkiye AB'ye giriyor, biz elimizdeki biletle bir maça giremiyoruz.
Nasıl bir çelişkidir anlayamadım.