Özcan kardeşim (Karamahmutoğlu) Daily News'u kapadığından bu yana, ayaklarım Hillside'a gitmemişti.. Oysa burası evimin bir parçası gibiydi.. Yemek odası ve televizyon salonu.. Hemen her gece uğrardım Özcan'a.. Bir şeyler yeyip iki çift laf ederdik.. Varsa yeni bir film onu da izlerdik..
Çok görmek istediğim Nathalie, bizim GMall'da yok.. Baktım, Hillside'da var.. "Hadi" dedim Ünal'a.. Ne kadar değişmiş oralar.. Mezzaluna'nın açıldığını duymuştum, Daily News'un yerinde.. Sürpriz, Starbucks Cafe oldu. Sinemaların kulisinde de o açılmış.. Kahveleri enfestir.. Sandviçleri ve bana zararlı kekleri de.. Hele havuçlu olanı..
Muzo'nun bıraktığı sinemalar da aynen duruyor.
Nathalie, özlediğimiz Fransız filmlerinden..
Orta yaş bunalımındaki Fanny Ardant, kocası Gerard Depardieu'nun kendisini aldattığını fark edince, kendine göre bir oyuna kalkışıyor. Amaç kocasını çözmek.. Civardaki bir kucak dansı kulübünde çalışan fahişe Emmanuelle Beart ile anlaşıyor. Kocası her sabah evden çıkınca köşedeki cafede, kahvesini içerek gazetelerini okuyor. Genç fahişe, burada adamın karşısına çıkacak, dikkatini çekecek, baştan çıkaracak ve her gün yaşadıklarını gelip kadına anlatacak. Her defasında da yüklü bir para alacak tabii..
Oyun başlıyor.. Emmanuelle, Fanny'ye hergün gelip, kocası ile yaşadığı çılgın fantezileri, en ince ayrıntılarına varıncaya dek anlatıyor.. Bir porno romanı dinler gibi oluyorsunuz. Tabii eğer Fransızca biliyorsanız. Alt yazılar kısa ve terbiyeli.. Yıllardır kocası ile tek seks anı yaşamamış kadının bu anlatımları dinlerken giderek heyecanlanmaya, hatta anlatan fahişeye bir başka yakınlık duymaya başladığını da hissediyorsunuz..
Aslında çok kolay ucuzlayabilecek bir konu.. Ama öyle özenle, öyle güzel çekilmiş ki.. Fanny Ardant'ın muhteşem oyununa, koca ve fahişedeki Depardieu ve Beart da ayak uydurunca, ortaya enfes bir film çıkmış..
Öyle keyiflendik ki, bitince geceyi bitirmedik Ünal'la.. Mezzaluna'ya geçtik.. Nasıl harika, nasıl güler yüzlü, nasıl sizi memnun etmek için koşuşan servis elemanları.. İki ayrı yemek ısmarladık.. İkisi de enfesti.. Bonfile dilimleri ile patlıcanlı penna ve üzerleri peynirle örtülmüş ve inceltilmiş bonfile dilimleri..
O sırada Edip İlkbahar geldi.. Hillside'ların patronu.. "Aşağıyı, sağlık ve spor bölümlerini de gezmen gerek.. O kadar değiştirdik ki" diye heyecanla anlattı..
"Söz" dedim..
Bizim mahallede çok güzel şeyler olmuş, ben uğramazken..