Yığılan e-mailler acı bir gerçeği ortaya koyuyor.. Türkiye'de sporseverlerin hâlâ insanca maç seyretme hakları yok. Bu hakkı savunması gerekenler, yani güvenlik güçleri, halkın gasp edilen haklarını iade için uğraş vereceklerine, tam tersini yapıp, hak arayanlara saldırıyorlar.
Salı günü Lig TV'de, bizim Derin Futbol'da korkunç bir görüntü vardı.. Elinde yasal bileti olan bir çocuk, karşısında kapatılmış kapıları bulunca, en doğru olanı yapmış ve polise gitmişti. Aldığı yanıt, polis köpeği tarafından ısırılmak oldu.
Bu olay, mesela Amerika'da cereyan etseydi, o çocuğun babası şu anda, devletten en az 5 milyon dolar tazminat almıştı. Mahkemesiz, duruşmasız.. Çünkü mahkemeye gitse, çok daha ağır cezaya çaptırılacağını bilen sorumlu devlet kurumu, hemen anlaşma teklif eder, davayı durdururdu..
Güle oynaya maça gitme keyfi ve heyecanı içinde iken o K-9 denen en vahşi görünümlü, en acımasız köpeğin saldırısına uğramak bir çocuğun ruhunda nasıl travmalar yaratır, gelecekte bunun acısını nasıl çeker bilmek, konuşmak için ruh doktoru olmaya gerek yok.
Ailenizle birlikte maça gitmek için günler evvelden bilet alıyorsunuz. Yeriniz numaralı.. Yani ikinci yarıda gelseniz, yeriniz hazır..
Alp Yalman'la yaşadık. Wembley'deki maça İrlanda'dan geliyorduk. Uçak gecikti. Ancak devre arasında stada girebildik. Tribüne çıktık, aramamıza gerek kalmadı. Çünkü tıklım tıklım dolu Wembley'de bizim koltuklarımız çürük diş gibi hemen dikkati çekiyordu.. Bomboş..
Birkaç saat önce yola çıkıyorsunuz.. Oğlunuz biraz tribün heyecanı yaşasın diye.. Ve 19 Mayıs Stadı'na geliyorsunuz ki, kapı duvar.. Hani o numaralı, her koltuğu bilete bağlı numaralı tribün merdivenlerine, kapı ağzına kadar tıklım tıklım dolmuş. Ankara'nın polisi "Yahu numaralı tribünde bu yığılma neden" diye yola çıkıp, yasadışı yollardan bu tribüne alınanları teker teker yakalayacağına, masum ve haklı vatandaşlar aleyhine suçluyu koruma, suça işbirlikçi olma kararı alıyor ve kapıları kapatıyor..
Elindeki bilete, yani devlete güvenerek stada geldiğinde, hakkının gasp edildiğini görüp, yasal ve tek başvuru mercii polise gidince de, ya panzerler üzerine su sıkıyor ya K-9'lar üzerlerine saldırıyor ya da coplar başlıyor.
Dünya üzerinde suçluyu, gaspçıyı koruyup, masum vatandaşa saldıran bir polis daha var mı?.
Bunu Sevgili Dostum, arkadaşım, Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a sormuyorum.. Çünkü manzara yeni değil.. Ben bildim bileli, yani 1970'lerden beri böyle.. Biletler satılır, sonra içeri kimler nasıl alınır bilinmez. Kapılar kapatılır, biletli seyirci dışarıda kalır.
Oradaki polisin tek görevi vardır.. şeref tribününe giren zevatın rahatını temin etmek.. Biletiyle kapıda kalan vatandaşa yardım yerine ona saldırmanın gerekçesi budur. Şeref tribünü erkânı, bu biriken vatandaş arasından geçmekte zorlanmasın.. Civar açık ve boş olsun..
Hak arayan vatandaş derhal dağıtıla..
150 kişilik şeref tribünü uğruna, binlerce vatandaşın hakkı çiğnene..
Polisin kafası, 40 yıldan beri böyle.
Gene Derin Futbol'da ekrana yansıdı..
Bu hafta ilk defa Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı M.Ali Şahin bu utançla ilgilendi.. Soruşturmaya kalktı.. Hemen arkasında yer alan, eyyamcı, yalaka, yüz karası, utanç verici bir bürokrat, (Resmini ekranda dondurup teşhir ettim ki, Sayın Bakan da tanısın ve soruşturma açtırsın hakkında..) hiç utanmadan, hiç sıkılmadan Başbakan Yardımcısı'na "Yalan" söyledi.. "Efendim, turnike sıkışmış. Hepsi bu.." dedi, aldı bakanı gitti..
Seni utanmaz adam.. Seni halk ile vatandaşın arasına yalanlarla giren ve çözümlerin bulunmasına engel olan rezil.. (Bunlar ağır laflar, beni mahkemeye versene.. Binlerce şahitle canına okuyayım) 40 yıldır mı, turnike sıkışır Ankara'da.. 19 Mayıs'ta tüm turnikeler mi sıkışır ayni anda, utanmaz yalancı..
Sayın Başbakan, Sayın Yardımcısı Spor Bakanı.. Sayın İçişleri Bakanı.. Sayın Emniyet Genel Müdürü ve tüm illerin emniyet müdürleri..
Stad kapılarında çirkin oyunlar oynanıyor. Bu oyun sonra içeride de devam ediyor.
Yasal bilet alan, oğlu, kızı ailesi ile maça gideceklerine inanan insanlar, bu ülkenin güvenlik güçlerinin görev yapmaması ve masum ve haklı halkın değil, hakları gasp edenlerin yanında yer alması yüzünden, ağır saldırılara uğruyorlar.
Ellerinde bilet olduğu halde içeri giremiyorlar.
Sorun sadece Ankara'da değil. İnönü Stadı karaborsa çetesi gene hortlamış. Mektuplar geldi. Biletli içeri giremezken, ya da uzun kuyrukta beklerken, yanlarına yaklaşanlar "Hemen içeri alırız" diyorlar. Alıyorlar da.. Kapıdaki görevliyle ve polisle işaretleşmeler.. Yasal biletin 5-10 milyon altında ve sıra beklemeden içeri girmeyi kim istemez ki..
Beşiktaş'ın ve devletin parası bu rezil çetenin cebine giriyor..
İçeri girdiniz.. Yerinize oturma şansınız, numaralı tribünlerde az bir şey var. Ama kapalıda iseniz yandınız..
Yeriniz çeteler tarafından işgal edilmiştir. Holigan çeteleri.. Kulüpler bunlara bir şey yapmaz, destekler. Polis hiç ses çıkarmaz.. Elinizde numaralı biletle çaresiz dolanır, sonra gider merdivenlere oturursunuz.. Biletinizi polise gösterip şikâyete kalkmayın.. Polis holigan çetelerinin işbirlikçisidir. Sizin hakkınızı aramaz, çeteleri korur. Yeni öğrendim. Her tribünde ayrı bir emniyet müdürü görevli iken üstelik, polis vatandaşın yanında değildir.
Polis şeref tribününden emir gelmesini bekler.. O emri aldı mı da, "Allah.. Allah.. Allah.." Copu çek saldır.
Şimdi soruyorum, İçişleri Bakanı'na.. Bu polisi halkın sevmesi, bu polisi halkın sayması mümkün mü?.
Maçlar polisle vatandaşın en çok karşı karşıya geldiği yer..
Ne işe yarıyor?..
Halkın polisten her maç daha fazla nefret etmesine..
Durumu kim düzeltecek, birisi bana söyler mi?..
Mesela İçişleri Bakanı. Mesela Emniyet Genel Müdürü.. Mesela Ankara ve İstanbul'un emniyet müdürleri, Yılmaz ve Cerrah kardeşlerim..
Birisi bana söyler mi, stadlarda görevlendirilen polisler ne işe yarar?..
Birisi, polislere söyler mi ki, polisin birinci görevi, halka yardımcı olmaktır. Her nerede ise ve her ne yapıyorsa, birinci görev, halka yardımdır.
Sen halka yardım edersen, yeri gelince, halk da sana yardım eder.
***
Futbolseverler.. Ülkenin neresinde olursanız olun, maçta bir hakkınız gasp edildi ise, lütfen en yakın polise gidip, sakin ve saygılı şikâyetinizi yapın. Ama bu arada lütfen kimliğini öğrenin.. Yaka numarası falan.. Ve eğer size yardımcı olmadı ise, durumu bana yazın..
O polisi doğrudan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya ben şikâyet edeceğim. Hakkında yapılan işlemi de sonuna dek takip edeceğim.
İnsanca maç seyretme hakkımızı elde edene kadar sonuna dek savaşacağız.. Ele ele.. Omuz omuza..