Folklorama'nın tadı damağımızda üniversitenin salonundan ayrıldık.. Yemek konserden sonra, Haller Gençlik Merkezi'nde.. Gençlerle beraber..
Başkan Büyükerşen, Shakespeare adlı bir dükkanda yer ayırtmış..
Gittik.. Nasıl şirin, nasıl sıcak bir yer.. Cıvıl cıvıl.. TGI Friday tipi bir yer.. Yiyecekler Meksika ağırlıklı.. Çin ve İtalyan'dan sonra bir de Meksika.. Dikkat.. Bura Eskişehir unutmayın..
Servis harika.. Yediklerimiz harika.. Bir de DJ Ceyhun'un çaldıkları.. Nasıl keyifli bir yemek yedik bilemezsiniz..
Yemek biterken dükkanın sahibi Orhan Keskioğlu masamıza geldi.. "Bir de Hayal Kahvemizi görün" diye..
Başkan "Göreceğiz" dedi.. "Gecenin bu saatinden sonra konuklarımıza, Gençler Turu yaptıracağız.."
Eskişehir'de 30 bin üniversite öğrencisi var. Ülkenin dört bir yanından gelmiş 30 bin dinamik, yaşam dolu insan.. Bu kentin bu 30 bin gence göre yeni baştan ele alınması gerekmez mi?.. Gerekir tabii..
Ama bu kadar mı güzel olur bu düzenleme..
Hayal Kahvesi, gene girişte resimleri var.. Eski, terk edilmiş bir şarap fabrikası.. Aral Şarapları.. Bre aman.. Bu bizim fabrika.. Üniversite yıllarında, boş ev bulduk mu parti yapardık. Baş ikram da bu.. Aral Şarapları.. Ordu doyurur koca şişe 3 lira.. Yani bir dolara üç dev şişe falan..
Şimdi bu eski fabrika, içindeki aletler de korunarak Laila türü bir avlu etrafında dükkanlardan oluşan bir komplekse çevrilmiş.. Restoran, kafe, disko, kulüp.. Ne ararsan.. Büyük salonda Demir Demirkan canlı müzik yapıyor.. İğne atsan yere düşmez.. Gençler zıp zıp..
Gece kısa, gezi uzun.. Kazım Baba tam bir disko müzikçisi.. Aklı orda kaldı, "Hadi bakalım" deyince ben..
İkinci durak gene eski ve terk edilmiş bir kereste fabrikası.. Aynen öyle.. Orası da, eski, tarihi yanları, o koca koca kütükleri kesen testereler dahi korunarak bir gençlik merkezine dönüştürülmüş.. Doors.. Kapılar.. Dükkana adı veren muhteşem tarihi kapıyı Erzurum'dan bulup getirmişler.. Buralara yazın gelmek vardı.. O ortadaki kocaman avlu gençlerle doluyken.. Şimdi etraftaki kapalı dükkanlara taşınmışlar.. İçeri düzeni Hayal Kahvesi gibi.. Restoran, cafe, kulüp..
Gençler doldurmuş masaları.. Manzara öyle güzel ki..
..Ve üçüncü durak.. Eski bir cant fabrikası.. Bura da Buda olarak yeniden düzenlenmiş.. Yüksek hacimli müzik ve harika eğlenen gençler..
"Bu mezbeleleri böyle koruma ve böyle yaşama geçirmek bir mucize başkan" dedim.. Güldü.. Anladım.. "Yapmam.. Yaptırmam"cılar orada da var.. Nasıl büyük bir mücadele vermiş tahmin etmem zor değil. Eskişehir'de okuyan gençler, bana sorarsanız, bu ülkenin en talihli öğrencileri.. Yaşamı göreceli olarak çok daha kolay bir kent.. Harika kampuslar ve onlar için planlanmış, düzenlenmiş eğlence, dinlence, kültür, sanat merkezleri..
"Yeniden 20 yaşlarıma dönsem.. Eskişehir'de okusam.. Hatta şimdi gidip yeniden öğrenciliğe başlasam.." diye düşündüm, başımı yastığa koyunca..
Burası, yani Anemon adını Manisa Lalesi'nden alan yepyeni bir otel.. 5 yıldız.. Hakkıyla beş yıldız. Tam benim sevdiğim, bol boşluklu geniş giriş.. Odalarda her şey yerli yerinde.. Geniş, ferah, tertemiz.. Yatak da harika..
Kafamı yastığa koyar koymaz, nasıl deliksiz uyumuşum..