Bitirdim.. Nihayet bitirdim.. Ahmet Altan'ınkini saymazsak, dünyanın son zamanlarda en çok satan ve okunan kitabı Da Vinci Şifresi'ni nihayet bitirdim..
Müthiş bir teknikle yazılmış, okur bir defa eline aldı mı, bir daha bırakamasın diye ne lazımsa yapılmış kitabı bitirmem niye bir ayı geçti, onu söyleyeyim..
Evde okuma yerim üç.. En çok kullandığım, salondaki divan.. Burası güncel okuma yeri.. Gazeteler ve dergiler.. Okuma zamanı nerdeyse tüm öğleden sonra..
İkincisi yatak odam.. Başucumda birden fazla kitap durur. Yatağa girince havama göre birini seçer, kaldığım yerden devam ederim.. Burada genelde okumam gereken kitaplar vardır.
Üçüncüsü yürüme bandım.. Günde yarım saat yürüyorum.. Bu yürüyüşü sıkıntı olmaktan çıkarmak, o yürürken lastik gibi uzayıp insana saatler gibi gelen 35 dakikayı nerdeyse bir el çırpması zamanına indirmek için, buraya en meraklı romanları koyuyorum.. Ve de ne kadar merak edersem edeyim, 35 dakika bitince kitabı orada bırakıyorum ki, merak beni ertesi günkü yürüyüşe de mecbur etsin, kaytarmayayım..
Da Vinci tam yürüyüş kitabı idi.. Görevini çok iyi yaptı.. Dev bir kitap, elinize almaya korkarsınız aslında.. Ama öyle güzel, öyle meraklı yazılmış ki, sayfalar hızla eriyor, vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.. Makine otomatik durmasa, kaptırıp saatlerce yürüyeceğim..
Ne varki sonu tam bir fiyasko.. Fıss.. Bittiği zaman "Peki ama be adam niye yazdın bu kitabı.. Milyonlarca insanın parasını ve zamanını niye aldın" diye sorası geliyor insanın.. Ben böyle palavra, böyle boş, böyle aldatıcı bir final daha görmedim.. Da Vinci Şifresi'ni eğer yürüme bandı değil de, okumaya ayrılmış zamanımda okusaydım, israf beni kahrederdi..
Kitabı bitirdiğimin ertesi günü Herald Tribune da, Dave Barry'nin köşe başlığı gözüme çarptı.. Bu Barry adamların Selahattin Duman'ı..
"Da Vinci Şifresi'ni daha iyi kullanma yolu.."
Breh.. Neymiş bakalım, beni yürütmesi dışında, daha iyi kullanma yolu, dedim ve daldım yazıya..
"Nefes kesecek ve milyonla satacak bir kitap yazacağım.. İlhamım Da Vinci Şifresi olacak" diyor Dave.. "Bu kitap dünya üzerinde 253 trilyon kopya sattı. Çünkü müthiş bir sayfa çevirtici idi.."
Sayfa çevirtici.. Hımmm.. Birkaç satırını nakledeyim..
"HİÇKİMSE bu kitabı bir kenara koyamaz:
PLAJDAKİ ANNE: İmdat! Oğluma bir köpek balığı saldırdı.
CAN KURTARAN: (Kafasını okuduğu Da Vinci Şifresi kitabından kaldırarak) Şimdi yardım edemem.. Şimdi tam 243'üncü sayfayı okuyorum.. Meğer İsa'nın son yemeğindeki adamlardan biri aslında kadınmış!
ANNE: Biliyorum.. Ne ilginç değil mi?. Ama sonunda ortaya çıkıyor ki..
KÖPEK BALIĞI (Ağzındaki çocuk parçalarını tükürerek): Kesin bu konuşmayı, keyfimi bozmayın, ben daha 187'inci sayfadayım!.
Da Vinci Şifresi'nin anahtarı, baştan sona çarpıcı bir entrikalar sarmalı oluşu.. Hemen her bölüm de mutlaka en heyecanlı yerinde kesiliyor ki, ne olacağını merak ederek okumaya devam edesiniz.."
Aynen öyle..
Ne olacağını merak ede ede sonuna kadar okuyup, hiçbir şey olmadığını görmek, Da Vinci Şifresi'nin en büyük sürprizi..