Tamı tamına 14 yaşındaydım, Lili'yi seyrettiğimde.. Yani, tamı tamına 50 sene evvel vurulmuştum filmdeki hayale.. Ve tamı tamına 50 sene sonra, o kadın, kanıyla, canıyla tam karşımda duruyordu işte..
Lili.. Leslie Caron.. O kuklalarla "Hi Lili, Hi Lili Hi Lo" yu söyleyen dünya tatlısı Fransız aksanlı ingilizceli kız..
Müzikallerin starı.. O filmin Oscar adayı..
Dünya gazeteleri "Leslie Caron'u en iyi anlatan rol" demişlerdi, Lili için..
Tanrım ne tatlıydı.. Tanrım ne şirindi.. Tanrım ne aşık olunası kızdı..
Ve karşımda duran kadın, inanın yere kadar uzanan sarı kostümleri içinde, 50 yıl öncesinin Lili'siydi gene.. Cami de yıkılmamış, mihrap dimdik ayakta iken..
Ferzan, Ferhan kardeşler, Türkiye'in ikiz piyano ustaları darılmasın. Onları başka gün dinlerim.. O gece Aya İrini'de 50 yıllık aşkımı seyrettim.. Tüm duyularımla Leslie'de yoğunlaştım..
Camille Saint-Saens'in o dünya tatlısı Hayvanlar Karnavalı'na Peter Üstinov söz yazmıştı.. Kendisi okurdu, seslendirmeye paralel.. İstanbul Festivali için Peter Üstinov ile anlaşma yapılmış.. Üstat ertesi gün ölmez mi?..
Vanessa Redgrave ile sözleşme yapmışlar bu defa.. Hiç sevmem.. Nasıl itici gelir bana.. Allahtan "Bush geliyorsa, ben gelmem" diye su koyvermiş iki gün kala.. O arada derede Leslie Caron'u bulmuşlar, bendeki kısmete bakın..
Aya İrini'ye giderken zerre haberim yoktu.. Birden sahnede karşımda görünce anlayın ne hale geldiğimi..
Hayatımın en güzel sürprizlerinden birini yaptı bana, Şakir Eczacıbaşı ve İstanbul Müzik Festivali..
Lili, pardon Leslie, orman hayvanlarının bir gününü nasıl sımsıcak, nasıl insanın içine akıtarak, nasıl güzel anlattı.. O öpülesi dudaklardan bal damlıyordu her hecede..
50 yıl sonra bir daha aşık oldum dostlar.. Bir daha vuruldum kalbimden.. Günlerden beri ıslıkla ayni şarkıyı çalıyorum..
Hi Lili, Hi Lili, Hi Lo!..
..........
..ve de Türk medyasına bakın.. Gazetesi, dergisi, radyosu, televizyonu ile.. İstanbul'dan Leslie Caron geçiyor, haberleri yok..
"Medyada niye haber yok" sorusuna bundan iyi yanıt olur mu?.