Swiss Otel'in en altındaki VIP kapısından içeri girerken önümü birbirinden güzel genç kızlar kestiler.. Görevleri gelen konuklara, günün anlamını ifade eden rozetler takmak.. Bunlar genelde kocaman çiçek şeklinde, altı yapışkanlı kartonlar olur böyle günlerde.. Bu defa değişik.. Bir minik ayna iğneliyorlar yakalara.. Gazetemizin başlığını bilirsiniz.. Bir Türkiye haritası.. İçi bayrak.. Üzerinde SABAH yazar.. Ayna işte bu SABAH'ın logosunu belirleyen Türkiye haritası..
Ne kadar güzel düşünülmüş.. Bir defa çok anlamlı.. İkincisi, yakadan düşecek, süprülüp çöpe gidecek bir şey değil.. Mutlak özenle saklanacak bir güzellik..
Rozetler herkesin dikkatini çekmiş.. Konuşuluyor..
Genel yorum.. "SABAH Türkiye'nin aynasıdır!.." Bu güzelliği düşünenlerden bazılarıyla da konuştum.. Aşağı yukarı ayni şeyi söylediler..
"SABAH Türkiye'nin aynasıdır.."
Böyle diyen dostlarıma işaret ettim.. "Yakından bakın bakalım, bu Türkiye haritası şeklindeki SABAH logosuna.. Ne görüyorsunuz!.."
"Kendimi.." "İşte mesaj bu.. SABAH sizsiniz.. Türkiye sizsiniz!.."
İlle de farklı düşüneceksin" dedi, bir dostum.. "Ama haklısın.."
Dün sabah gazeteyi alır almaz, Ergun'un yazısını gördüm.. "Biz Türkiye'yiz" diyordu..
Biz dediği SABAH.. Ama sadece suyun bu tarafında olan ve SABAH'ı hazırlayan ekip değil, "Biz!.."
SABAH ve onun milyonları aşan okurları ile "Biz" oluyor.. SABAH'ı bu ülkenin en güçlü kurumlarından biri yapan da bu..
19 sene olmuş, bu kapıdan ilk gireli.. O zaman Mecidiyeköy'de bir apartman.. Rahmi Turan hazırlıyor SABAH'ı.. Ekip kuruyor.. Rahmi ile 1960'larda başlayan bir dostluğumuz var. İkimiz de spor muhabiri idik o zamanlar.. Rahmi bizim İstanbul temsilcimizdi. Her gece spor haberlerini anlatırdı telefonda.. Biz de yazardık..
"İlle bize gel" dedi Rahmi.. O sırada Gelişim'de Erkekçe'yi çıkarıyor ve hayatımın en mutlu günlerini yaşıyorum.. Teklif güzel, ama Gelişim'i bırakmam söz konusu değil.. "İstersen spor yazarım sana" dedim, "Ama transfer mümkün değil.."
Kadrosuz, sözleşmesiz, dönem dönem yazdım, Rahmi'nin Bab-ı Ali'de roket gibi yükselen gazetesine..
1990'da Gelişim'i Ercan Arıklı'dan satın alan Asil Nadir beni kovdu.. Kovulduğum gün Ercan "Seni SABAH'tan bekliyorlar" dedi..
SABAH bu defa Zafer Mutlu'nun yönetiminde..
Gittim.. "Başlıyorsun" dedi, Zafer.. "Neye başlıyorum" dedim.. "Köşe yazarlığına" dedi..
"Ne yazacağım peki" dedim.. "Yahu hani yaşadıklarını bize tatlı tatlı anlatırsın, biz de seni merakla dinleriz hep.. İşte onları yaz!.."
Zafer ile Ercan hem yeni işimi, hem de işimin içeriğini belirlemişler bile..
"Bir deneyelim bakalım" dedim.. "Haftada iki gün yazarım.."
Başladık, bir hafta geçmedi, Dinç Bey odama geldi.. "Sen bir gün daha yazarsın, bana öyle geliyor" diye..
"Deneyelim" dedik.. Üçe çıktık.. İki hafta daha.. Dinç Bey gene geldi.. Dört olduk.. Bir ayı geçmedi.. Gene Dinç Bey yüklendi, "Beş" olduk..
Dedim ki, "Artık dünya bir araya gelse altı olmaz.. Çünkü ben yıllık izin yapmam.. Tatil ihtiyacımı haftada iki günle gideririm. Dünya yerinden oynaya bu iki günden vazgeçmem.."
Yukarda Allah var.. Ne Dinç Bey, ne de Zafer daha fazlası için ısrar etmediler..
Bu defa da şeytan beni dürttü. Sporda söyleyeceğim çok şey var. Uzun uzun söylemek istiyorum.. Hele o devirdeki spor yönetimi ile de pek anlaştığımız söylenemez.. "Haftada bir kendi yerimde spor yazmalıyım" dedim.. Perşembeler de böylece kapandı..
Şimdi "İlle de pazartesileri de yaz" diye yoğun baskı okurdan geliyor ama, ne olur, insaf edin..
Bu 19 yılda SABAH neler yaşadı?. Mecidiyeköy'deki apartmandan, sadece bu ülkenin değil, dünyanın en ileri gazete binalarından birine geçtik. Bütün dünya bizi kıskanır oldu..
Sıkıntılar başladı. Şehre, Nişantaşı'na bu defa daha büyük bir apartmana döndük, ama apartman eninde sonunda.. O muhteşem binamız ve onun sağladığı olanaklar hayal oldu.. Sonra bir daha taşındık, bugünkü yerimize..
Bu arada Zafer Mutlu büyük bir ekiple ayrıldı, Vatan'ı kurdular.. Başarılı da oldular..
Dinç Bey'e "Elimizde iki büyük gazete yapacak kadro varken, tek gazete çıkarmışız" diye şaka yaparım hep..
SABAH'ın en büyük sınavı bu oldu.. Maddi, manevi olabilecek en kötü şeyler başımıza gelmişken, Ergun'un liderliğinde ayakta kalmayı başardık.. Turgay Ciner, maddi manevi katkılarıyla kötü günleri en az hasarla atlatmamızı sağlayan yeni güç oldu. Başardık..
Nasıl başardık?..
Sizler sayesinde.. Sizlerin vefası sayesinde.. Sizlerin desteği, sizlerin sabrı sayesinde..
SABAH en kötü günleri sizler sayesinde atlattı ve bugün Türk medyasının en büyük güçlerinden biri olarak, dimdik ayakta duruyor..
Onun için SABAH sizlersiniz.
Teşekkür ederiz!..