Salonun kapısından içeri adımımı attım ve attığım yerde dondum kaldım..
Bu garip bir duygu, anlatılması zor.. Kutsal bir mabede girişte hissedilenlere benzetilebilir belki..
Nasıl bir havadır bu..
Salondaki ihtişam mı gözlerimden geçip beynimi kavurdu, yoksa tam 24 yıl süren özlem mi nihayet gerçekleşti de böyle oldu bilemem..
Bolşoy, taa 1980'den beri hayalimde olan Bolşoy işte nihayet önümdeydi..
Kenan ile Moskova Oyunları sırasında bir Bolşoy gecesi için ne kadar çırpınmıştık. Olmamıştı işte.. Ondan sonra kaç kez daha gittim Rusya'ya.. Bir türlü beceremedim.. Olmayınca olmuyor demek..,
Yurt içi ve dışından gelen davetlerin çoğunu Yasemin bana ulaşmadan çevirir.. Huyumu bilir..
Bu yüzden şaşırdım "Hıncal Bey Moskova" diye odama girince.. Kafamı salladım..
"Şutla.."
"Ama Hıncal Bey.."
"Aması ne?.."
"Bolşoy'da bir gece.."
"O zaman gidiyoruz.."
İnanın kim çağırmış, niye çağırmış bilmiyordum. Merak etmedim. Sormadım.. Çok kötü bir pazartesi gecesi geçirdiğim için salı sabahın köründe kalkan uçağa da bitkin bindiğimi hatırlıyorum.. Koltuğa kendimi atmamla, dalmam bir oldu.. Yarı uyur, yarı dalgın vardık..
Bize VIP ayrımı yapmışlar girmek için..
Niye?..
Rusya bize tavır koyuyor da ondan..
Turistik vize ile gelenleri aynen geri çeviriyorlarmış. İş vizesi için gelenleri de saatlerce tutuyorlarmış, içeri bırakmadan.. VİP olarak bir buçuk saat bekledik, anlayın normal vatandaşı..
Sebeb?.. Abdullah Gül'e liste bile vermişler.. Çeçen olaylarına katılan Türkler..
Rusya, içişlerinden uzak durmamızı istiyor. "Teröre destek vermeyin" kesin tavırları..
Neyse.. Bu VIP bekleme işe yaradı.. Kendime geldim.. Niye geldiğimi de anladım..
Efendim Moskova'da bir Türk Tekstil Fuarı var.. Türkel Fuarcılık düzenliyor.. OTİAD (Osmanbey Tekstil İş Adamları Derneği) katılıyor. 104 firmanın standları.. Ayrıca defile.... Bizimle ayni uçakta 20 de mankenin olduğunu orada öğrendim.. Anlayın ben ne kadar ölmüşüm..
Bolşoy ölüyü diriltti..
Tam hayalimdeki salon.. Çarlık Rusyası'nın tüm ihtişamı burda.. Çarın locası dahil her şey aynen.. Kırmızı halılar, kırmızı koltuklar.. Evet, gerçek koltuk.. Tek tek koltuklar yan yana konmuş salonda.. Hepsi antika.. Ve salonu U şeklinde çeviren tam 7 kat.. Localar, balkonlar..
150 dolar bizim oturduğumuz yerler.. Nerdeyse yarım dolar, yedinci balkonun arka sıraları.. Buralardan sahne görülmezmiş.. Sadece dinlemek için..
İnsan göremediği gösteriye gider mi?.. Bolşoy olursa gidiyor demek.. Havayı koklamak, Bolşoy'u yaşamak için bir doları kim vermez ki?.
Kapıda karaborsacılara fikir olsun diye sorduk, "Kaça" diye.. "Minimum 10 dolar" dedi, çocuk.. Bu "En küçük" işte buralar olmalı..
İçeri bir adım daha atmadan, girişte beş dakika kadar durdum.. Etrafa tekrar tekrar bakarak ve kendimi çimdikleyerek.. "Hıncal rüyada değil, Bolşoy'dasın.."
İçeri doğru yürümeye başlayınca, oldukça eskimiş dev perde dikkatimi çekti ilk.. Orak çekiç desenleri ile süslü, yukardan aşağı.. Ve de o ünlü CCCP logoları..
Arkamda iki yaşlı turist çözmeye uğraşıyorlar.. Bilgiçlik yaptım hemen.. Seyyus, Sovyetski Sosyalistki Republica yani SSCP'nin Rus alfabesi ve Rusça ile yazılmışı.. Yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği..
Bolşoy'da bütün haşmeti ile Sovyetler de duruyor, Çarlık Rusyası'nın durduğu gibi..
Putin'in sözleri geldi aklıma.. "Sovyetleri unutan kalpsiz, geri getirmeyi düşünen beyinsizdir" diye..