1951'DE, sinema dünyasını sarsan bir olay olarak ortaya çıktı, Raşomon.. Bir klasik oldu.. Yönetmeni Akira Kurosawa ile başoyuncusu Toshiro Mifune'yi ölümsüzler arasına kattı.. Bir pusu, tecavüz ve cinayet olayını, yaşayan üç kişi kendi versiyonları ile anlatıyorlardı. Tamamen farklı üç öyküydü anlattıkları.. Peki ama gerçek neydi?.. Çıplak gerçek..
***
Askerlik yapmayanlar bilemezler, anlayamazlar, hissedemezler.. Orada nasıl bir yalnızlık hissi çöker geceleri yorgun bitkin yatağa uzandığınızda.. Sıla nasıl buram buram tütmeye başlar burnunuzda.. Gözlerinizi kapadığınızda eviniz, sevdikleriniz gelir hayalinize bu defa.. Özlem öyle sıcak bastırır ki.. Çok ama çok uzaklardaki sevgili yerine yastığa sarılır, her gece bir eksiltiğiniz kalan günleri sayıklayarak uyursunuz.. "Gel 271 gün gel!." Sıladan gelen mektup günlerce koynunuzu ısıtır. Telefonda duyduğunuz ses, size nasıl umut, nasıl heyecan, nasıl heves verir.. Hele bir de bir gün Nizamiye'de, ziyaret gününde onu karşınızda bulursanız.. Sarılır, koklar, öper öperseniz.. Umut Elçioğlu'nun yerinde olsam, ölürdüm herhalde.. Gazeteleri açıyor ve okuyorsun.. Karın seni aldatıyor.. Karın evinize aldığı sevgilisi ile basılmış. Karın boşanma davası açmış.. Bir derin acı hissedersin yüreğinde.. Öyle bir bıçak saplanır ki çekip çıkaramazsın.. Bir de.. En beteri o.. Asker arkadaşlarının yüzüne bakamazsın.. Utanırsın.. Sana dönük her bakışta "Boynuzlu" lafını okursun.. Stromboli filminde olduğu gibi.. "Boynuzlu.. Boynuzlu.."
***
Birol Güven'in yerinde olsaydım eğer.. Bir dizi yaratmışsın, olmaz böyle şey.. İki yıl evvel çektiğin bölümler bile seksenbeşinci tekrarında reyting rekorları kırıyor.. Reklama boğuluyor.. Öyle bir efsane ki dizin, seçim kampanyası sırasında sesini geniş kitlelere duyurmak isteyen bir siyasal parti lideri dizinin üç bölümünü, sadece üç bölümünü kiralıyor, televizyonunda her gece tekrar ederek, aralara giriyor ve seçim mesajını veriyor. Dizinin bütün tipleri bir anda kahraman, bir anda ünlü oluyor, paraya boğuluyorlar. Dizin akıllara seza rakamlarla iki defa transfer oluyor.. Üzerinde titremez, toz kondurmamak için çırpınmaz mısın?.. Dizinde bir anne tipi var.. İdeal.. Evine, kocasına, çocuklarına bağlılıkta, evi, herkesin gıpta ettiği yuva yapmakta benzersiz bir anne.. Her çocuğun, her babanın "Benim de olsa" diye iç geçirdiği bir anne.. Tip öyle halka mal oluyor, öyle ekrandan çıkıp halkın arasına karışıyor ki, bir Anneler Günü'nde "Yılın Annesi" seçiliyor. Hayali anne, canlanıyor, kanlanıyor.. Şimdi bu anneyi oynayan kadın, askerdeki kocasına ihanet eden birisi olabilir mi?. Dünyanın neresinde olur?. "Dizideki Meltem. Gerçek hayattaki Pınar.. Ayırsın insanlar" denebilir mi?.. Nerede denmiş.. Geniş halk kitleleri, özellikle böyle konularda çok hassas, ama en çok reyting, sağlayan C ve D gurubunda, yani, kasabalarda, köylerde ve büyük şehirlerin kenar mahallelerinde yaşayanlar, artık o diziyi, severek, inanarak, özdeşleşerek izlerler mi, eskisi gibi..
***
..Ve üçüncünün öyküsü.. Gençsiniz.. Güzelsiniz.. Ünlüsünüz.. Paralısınız da.. Ama bunlar mutlu olmak için yetmez.. Hatta şart bile değildir.. Mutluluk çok daha başka bir yerlerde saklanır.. Bir gün onu bulduğunuzu hissediyorsunuz.. Durum zor.. Durum karışık.. Bir işiniz var, düşünmeniz gereken.. Bir eşiniz var düşünmeniz gereken.. Bir içinde yaşadığınız toplum var, düşünmeniz gereken.. Ama bir de hakkınız var.. Dünyanın en kutsal hakkı.. Başka hiçbir hak onun önüne geçemez.. Mutlu olma hakkı.. ..Ve de mutluluk insanın önüne hergün birkaç kez çıkan fırsatlardan değildir.. Bir kaçırdınız mı.. Hele bir daha yakalayamadınız mı, ardından ağlamalar.. "Keşke" ler.. Geri dönüşü olmayan pişmanlıklar.. İnsanın yaşayacak bir tek hayatı vardır.. Ne siz başkasının hayatını yaşayabilirsiniz, ne de başkaları sizin.. O zaman hayatınızı ellerinizin içine almalı, ucunu tuttuğunuz mutluluğa sımsıkı sarılmalısınız.. Dünya karşınıza dikilse kafa tutmalısınız.. "Bu benim hayatım size ne?.. Ödenecek bedeli varsa da öderim.. Gidin başımdan.." demeli, diyebilmelisiniz..
***
Raşomon'da bir dördüncü bölüm vardı.. Çıplak gerçeği anlatan.. Bu öykünün gerçeği yok.. En azından şimdilik yok.. Bu yüzden dördüncü bölüm de yok!..