Galile şöyle der: "Kararsızlık ve gecikme başarısızlığın iki önemli sebebidir."
Galatasaray'da başkanlık sistemi vardır. Herkes fikrini söyler. Ama son noktayı başkan koyar. Selahattin Beyazıt döneminden bu yana bu gelenek Galatasaray'da sürer. Sayın Canaydın da, 6 yılda kararlarda son sözü söyleyen isim olmuştur.
Bugünkü yönetimde, Sayın Adnan Polat görevleri ve sorumlulukları yönetimdeki arkadaşlarına paylaştırmayı ilke edinmiş durumda. Yanlış bir yol değil. Ama görev ve sorumluluk verdiği kişilerin karar mekanizmasında oynadıkları rolün çerçevesi de iyi çizilmeli. Sayın Polat, yine karar mekanizmasında kilit isim ama bir yandan da görev ve sorumluluk verdiği kişileri başkanlık sistemi ile ezmemeye çalışıyor. Bazen doğru söylemlerini eyleme dönüştürme aşamasında sıkıntı yaşıyor. Bunu bir-iki örnekle anlatacağım.
Galatasaray'ın şampiyon olduğu 2007- 08 sezonunun ilk yarısı. Başkan Özhan Canaydın; Adnan Polat da futboldan sorumlu başkan yardımcısı. Sezon başında Cassio Lincoln transfer ediliyor. O dönemde Necati Ateş 10 numaralı formayı giyiyor. Yönetim, Necati'den formayı Lincoln'e vermesini istiyor. Necati tepki koyuyor ve tepkisinde ısrar ediyor. Yaşanan gerilim sonrası yönetim Galatasaray'da 99 lig maçında 48 golü olan (Toplam 114 maçta 57 gol) Necati'yi Ankaraspor'a kiralıyor.
NECATİ DE GELMEK İSTEDİ
Tarih 23 Aralık 2007. 17. haftada Galatasaray Ankara'da Hacettepe ile golsüz berabere kalıyor. Takım kötü oynuyor; Nonda-Hakan Şükür ikilisi pozisyona bile giremiyor. Galatasaray, kaybedebileceği maçtan bir puanla ayrılıyor. İstanbul'a dönerken Adnan Polat çevresindekilere "Bu Necati'yi göndermekle hata mı yaptık?" diyor ve ekliyor: "Aslında iyi golcü. Ama hem çok konuşuyor hem de hiçbir şeyden mutlu olmuyor. Yine de gelip özür dilese affederim."
Polat'ın bu sözleri Necati'ye ulaştırılıyor. Onun da gönlü Galatasaray'da. Devre arasında Galatasaray'a dönmek istiyor. Ara transfer bunun için bir fırsat. Galatasaray, ikinci yarının ilk maçına Rize'ye gidecek. 12 Ocak'taki maç için bir gün önce Florya'dan havaalanına gidecek kafilede Adnan Polat da var. Necati bu bilgiyi de alınca Polat'la telefonla randevulaşıp 11 Ocak'ta Florya'ya gidiyor.
İKİ YIL SONRA AYNI OLAY
Ancak Adnan Polat işleri uzayınca programını değiştirip doğrudan havalimanına geçmeye karar veriyor. Necati, Florya'da Adnan Sezgin ile görüşüyor. Adnan Polat'tan özür dilemeye geldiğini söylüyor. Sezgin'den, "Sen futbolunu oynamaya devam et. Sezon sonu bakalım" yanıtını alınca ipler kopuyor. Necati, İstanbul Belediye'ye gidiyor; 12 lig maçında birisi Beşiktaş'a, 8 gol atıyor. Adnan Polat, Necati'yi affetme konusunda doğru düşünüyor ama yakınındakilerin yıldız futbolcuyla yaşadığı sorunlar dolayısıyla düşüncesini hayata geçiremiyor.
Benzer bir olay bu sezon yaşanıyor. Devre arası transferleri sırasında bir yabancıyla yolları ayırmak gerekince Adnan Polat'ın ilk tercihi Harry Kewell oluyor. Çünkü hem maliyeti yüksek hem bir yıllık uzatmaya yanaşmıyor, Galatasaray'ın "Ücretini düşür; iki yıl uzatalım" önerisini reddediyor, hem de direkt forvet değil. Ancak Polat, yakın çevresinin "Lucas Neill'i aldık. Kewell'ın kalması daha doğru olur. Üstelik taraftar da onu çok seviyor" telkinlerinin etkisinde kalıyor. Gaziantep maçı sonrası Neill'in "Harry'nin bir an önce dönmesini bekliyorum" açıklamasının ardından Galatasaray Avrupa'da kullanabileceği tek santrfor olan Nonda ile yollarını ayırıyor.
İşte iki ayrı sezon; Adnan Polat'ın doğru düşündüğü ama uygulamada başkanlık sistemini esneterek (belki de fazla demokratikleşerek) hata yaptığı iki farklı olay. Polat'ın "Başkan benim. Dediğim olur" demediğini ve bunun sancısını Galatasaray'ın çektiğini görüyoruz.