Bülent Korkmaz ayağının tozuyla 2000 ruhunu da G.Saray'a getirdi. Bülent Hoca futbolculuğundaki agresifliğini, inatçılığını, savaşçılığını hemen G.Saray'a aşılamış. G.Saraylı futbolcular sayısız Avrupa başarıları yaşanmış Ali Sami Yen'de yine bir destan yazarken Ali Sami Yen'de seyirciler, TV başındaki izleyiciler kelimenin tam anlamıyla kalp krizi geçirdi. 11'inci saniyede Meira'nın hatasından gelen golün ardından G.Saraylı futbolcular yüreklerini ortaya koyarak oynamaya başladı.
Bazı tesadüfler başarıların anahtarı olabiliyor. Topal'ın sakatlanıp çıkması ve Kewell'in girmesi G.Saray'ın bol pozisyon bulmasını sağladı.
G.Saray soldan Arda ile bindiriyor, etkili ataklar yapıyor ama sağ tarafı kullanmıyordu. G.Saray'ın oyun içinde birkaç mevkide oynayabilecek yetenekli ve lider kimlikli bir kadrosu var. Kewell, Lincoln ve Arda gibi lider oyuncular maça ağırlıklarını koyunca G.Saray rakibin üzerine yıkıldı.
Arda'nın golü mükemmeldi ama Kewell'inki jenerik güzelliğindeydi.
SKİBBE'NİN TAHRİBATI
İkinci yarı G.Saray topun arkasında daha çok kalıyor, ayağa isabetli pas yapıyor, Arda ve Kewell ikilisiyle Lincoln'un önderliğinde kanatları mükemmel kullanıyordu. Bülent Korkmaz maçı kenardan adeta yaşıyarak yönetiyordu. Sürekli oyuncularını uyarıyordu. Skibbe bunların hiçbirini yapamamıştı. Hatta, Alman hocanın G.Saray'da yarattığı fiziksel tahribatın bedeli az daha ağır ödeniyordu.
Bordoeaux'un yaptığı üç değişlik etkili oldu. G.Saraylı futbolcuların ve taraftarların "Turu cebimize koyduk" dediği anda iki dakika içinde yenen iki gol UEFA Kupası'nda final oynama hayallerini bitiriyordu.
Özellikle De Sanctis'in üçüncü golde topu tutmaya kalkışıp yumruklamaması büyük hataydı. İskoç hakem kararlarıyla Bordeaux'un yanındaydı. G.Saray elenseydi yazık olurdu. Oynanan kişilikli futbolun karşılığı turdu. Futbol adaleti yerini buldu; Sabri attığı golle G.Saray'a turu getirdi.