Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

10 yıl sonra 11 Eylül

WASHINGTON

Sovyetler Birliği ve komünizmin çöküşü sonrasında, Soğuk Savaş bittiğinde birçok akademisyen "yeni dünya düzeni" adı verilen bu yeni dönemin nelere gebe olduğu senaryolar yazmaya başladılar. 1990'lı yılların başındaki bu dönem iki temel senaryo öne çıkmıştı. Birincisi Francis Fukuyama tarafından kaleme alınan "End of History" yani "Tarihin Sonu" teziydi. Fukuyama'ya göre komünizm çöküşü aynı zamanda Hegel'in tarih felsefesinin temel taşı olan "tezantitez- sentez" kavramsalının da sonu oluyordu. Hegel'e göre tarih bir tepki ve etki sarmalı şeklinde gelişirdi. Bir sistem veya bir ideolojiye karşı başka bir sistem veya ideolojinin ortaya çıkması tarihin en temel gelişme dinamiğiydi. Basite indirmek gerekirse, Fukuyama, artık anti-tez yaratma konusunda yolun sonuna geldik diyordu. Kapitalizm ve demokrasi Soğuk Savaşı kazandı. Kapitalizm ve demokrasiye karşı bir antitez ortada yok ve bu nedenle bütün dünya yavaş yavaş kapitalizm ve demokrasi yönünde ilerleyecek diyordu Fukuyama.
Oldukça iyimser bir senaryoydu Fukuyama'nın tarihin sonu tezi. Buna karşı başka bir Amerikalı akademisyen (aynı zamanda Fukuyama'nın Harvard'da hocası olan) Samuel Huntington 1996'da meşhur "Medeniyetler Çatışması" kitabını kaleme aldı. Huntington, Fukuyama'nın aksine tarihsel çatışma devam edecek diyordu. Yeni çatışmalar Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi kapitalizm ve komünizm arasındaki ideolojik kavga nedeniyle olmayacaktı. Değişimin motoru olan teze karşı "antitez" kavramı bu sefer ideolojik değil kültürel olacaktı. Huntington böylece 21.yüzyılda yeni yaşanacak çatışmaların kültürel ve dinsel kimlik temelindeki olacağını savunuyordu.
Huntington'un bu medeniyetler çatışması tezi ilk başlarda kimse tarafından ciddiye alınmadı. Ama 11 Eylül her şeyi değiştirdi. Birdenbire Fukuyama'nın tarihin sonu tezi anlamını yitirdi. Zira tarih bütün şiddetiyle devam ediyordu. Ve Huntington'un öngördüğü üzere yeni çatışmanın temelinde dini ve kültürel kimlik varmış gibi gözüküyordu. Amerika'da pek kimsenin bilmediği ve anlamadığı İslam dini birden gündeme girdi. Dünyadan bihaber, sıradan Amerikan vatandaşları "neden Müslümanlar bizden nefret ediyor" gibi sorular sormaya başladılar. Maalesef sıradan birçok Amerikalının İslam dini ile ilk karşılaşması terörizm vesilesiyle olmuş oldu.
Ancak tabii ki asıl medeniyetler çatışması ABD'nin Irak'ı işgali ile ortaya çıktı. George Bush ve neokon ekibi 11 Eylül'ü bahane ederek zaten girmek istedikleri bu savaşa ülkeyi yalanlarla ve zorla sürüklediler. İşte bu noktadan sonra ABD ve İslam dünyası arasında ipler bütünüyle koptu. Bush yönetiminin ilan ettiği "terörizme karşı küresel savaş" İslam dünyasında yeni bir Haçlı Saldırısı gibi algılanmaya başlandı. Bu arada Avrupa'da Madrid ve Londra terör saldırıları sonrasında yüzlerce kişi ölünce medeniyetler çatışması yaşlı kıtaya sıçradı. Bugün Avrupa'da yaşanmakta olan çok kültürlülük tartışması aslında bu medeniyetler çatışmasının bir ürünü. 11 Eylül'den 10 yıl sonra Avrupa'da yaşayan 20 milyon Müslüman, İslamofobi ile karşı karşıya kalmış durumda.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Amerika'nın Bush döneminden sonra Barack Obama gibi birini göreve getirmesini takdir etmek gerekiyor. Amerikan vatandaşlarının 11 Eylül'den sadece 7 yıl sonra adı Barack Hüseyin Obama olan, zenci ve kısmen Müslüman kökenli bir siyasetçiyi Başkan olarak seçmeleri aslında medeniyetler çatışmasının da sınırlarını gösteriyor. Obama'nın iki yıl önce yaptığı Kahire konuşması, Nobel Barış ödülünü alması, ABD'yi Irak ve Afganistan'dan çıkarma yönünde adım atması gibi faktörler İslam dünyası ve ABD arasında köprüleri tamir edemese de en azından Bush dönemine göre ciddi bir başarı. Keza, Arap dünyasındaki demokratik devrimlerin bu döneme denk gelmesi de umut verici. Fakat bugün, 11 Eylül'den 10 yıl sonra geldiğimiz noktada, maalesef halen Fukuyama'nın değil Huntington'un öngördüğü paradigma dünya genelinde hüküm sürüyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA