Jorge Jesus'un her maçta değişen 11'ine şaşırmamayı çoktan öğrendik. Üç günde bir maç yaptığı için kadro değiştirmediğini de dün görmüş olduk. Süper Lig'de haftayı bay geçmesine, oyuncuları dinlenmiş olmasına rağmen son kadrodan altı değişiklikle Rennes karşısındaydı. İlk yarının ezici hakimi Fenerbahçe'ydi… Bunu ben değil, istatistikler söylüyor. Topla oynamada rakibini ikiye katladı sarı-lacivertliler (61.1/38.9). İkili mücadele kazanmada (57.9 /42.1) ve hava topunda da (65/35) sahanın hakimiydi. İkinci yarının sonunda da üstün olan tarafın adı Fenerbahçeydi gerçi ama soyunma odasında ne olduysa Rennes sahaya bir döndü, pir döndü… İki şutta iki golle oyun değil ama skor üstünlüğünü eline aldı. Tıpkı Fransa Ligi'nde Auxerre'i 9 şutta 5 gol bularak yenmesi gibi. İrfan'ın bu kez ofsayta mahal vermeyen müthiş füzesinden gelen gol kalan dakikalarında heyecanı diri tutma adına önemliydi. Nitekim de öyle oldu. Fransızlar 10 kişi kaldı ve uzatmalarda penaltıyı söküp alan Valencia golü de ağlara gönderdi. Sonuç mu Fenerbahçe rakibini eze eze bir puana sevindi. Jesus'un oyuncu tercihlerine lafımız yok; vardır bir bildiği ama açıklamaları için aynı şeyi söylemek mümkün değil... İlk geldiği gün hedefi Süper Lig şampiyonluğu olarak koydu, sonrasında ülke puanı için Avrupa'da alınacak galibiyetlerin önemine vurgu yaptı. Dinamo Kiev maçı sonrası ve Rennes karşılaşması öncesi grubun favorisinin Fenerbahçe olmadığını dile getirdi. Oysa taraftar mücadele ettiği her kulvarda takımının iddialı olduğuna önce duyarak inanmak ister. Ve Fenerbahçe taraftarı iddialı demeçleri sever.