Fenerbahçe kaliteli yıldız oyuncuları ile birlikte maça çok tempolu ve etkili bir ofansif anlayışla başladı. Usta golcüsüyle kısa sürede 2 farklı skor avantajı yakaladı. Ancak devre ortasında Maxim zorla kendini attırınca Fenerbahçe'nin futbol iştahı bir anda kayboldu. 'Zaten çabuk iki gol attık, rakip de 10 kişi kaldı' zihinsel düşüncesi, futbolcuların ritmini bozdu. Temposuz bir Fenerbahçe gündeme gelmeye başladı. Devre sonunda da bir duran topta Gaziantep 10 kişiyle farkı bire indirdi.
İkinci devre beklendiği gibi top hep Fenerbahçe'deydi. Set oyununda ofansif varyasyonlar denediler. Goller kaçtı, penaltı kaçtı ama 3. gol gelmediği sürece Gaziantep'in direnci devam ediyordu. Nitekim son dakikalarda hem taraftarı hem Fenerbahçeli futbolcuları stres bastı. Birkaç tehlike kokan Gaziantep girişimleri oldu. Sonuçta 3 puan kazanıldı. Tabii ki ilk maçlar her zaman enteresan oluyor. Ama ben her şeye rağmen Fenerbahçe'de olumlu bir ışık gördüm.
Öncelikle anladım ki İsmail Kartal kafasında bir kadro planlaması yapmış. Taşlarla gereksiz oynamayacağı görülüyor. Oyuncuların görev yeri dağıtımları doğru tercihler. Tadic takımın adeta saha içi yönetmeni. Dzeko'nun kalitesi belli, hem golcü hem de gerektiğinde orta sahanın içine girip sistemi işleten bir yapısı var. Szymanski de zaten Feyenoord'dan tanıdığımız iyi bir kumaş. Bu takımın içine Fred ve Cengiz girecek. O zaman daha da güçlü bir takım oluşacaktır. Fenerbahçe'nin bu seneki kadrosu kapalı savunmalara karşı set oyununda da üretkenlik sağlayabilecek nitelikte. İsmail Kartal'a tavsiyem, idman dozajını kesinlikle gevşetmesin. Çünkü ülkemize gelen yabancı futbolcuların yüzde 90'ı fiziki düşüş yaşıyorlar.