Jesus gerçekten çok ilginç bir teknik direktör. Adeta "Benim genel bir kadro ve taktik felsefem yok. O günkü şartlarda istediğim takım tertibini sahaya sürerim. Zaten kimse de önceden hangi takımı çıkaracağımı bilemez!" diyor.
Galatasaray'ın yenilgisiyle bir ümit ışığı yeşermiş çok kritik bir deplasman. Fizik olarak iyi durumda olmayan İrfan Can Kahveci... Uzun zamandır oynamayan fizik olarak yetersiz Gustavo ve Pedro. 3'ü birden ilk 11'de. Bu garip kadro ile bir de erken gol yiyorsun sonra tek kale oynuyorsun ama bir plan program yok. Bu arada da 3 kişinin hiç hazır olmadığı ve Sevilla yorgunu takım risk alırken Alanyaspor ceza kesemiyor. Sonra devre arası geliyor. Jesus bugüne kadar işler kötü gitse de bazen 1 kişi, ama genelde devre arasında hiç değişiklik yapmaz.
İlk yarı 1 mecburi değişiklik yapmışken ikinci devreye 3 değişiklik daha yaparak başladı. Çok da gerekliydi. Ama bu değişiklik, 'İlk 11'de yaptığım büyük hatayı anladım' demek. Sonra Fenerbahçe yine baskıyı kurdu. 2 penaltı golüyle öne geçti. Uzun uzatma bölümünde Valencia da sakatlık geçirince değişiklik hakkı yokken bir sıkıntı yaşanabilirdi. Ama Emre'nin mükemmel golü işi bitirdi. Bakalım Jesus, bu son örnekten sonra artık daha gerçekçi ve doğru kararlar alacak mı? Yine Ferdi ve Valencia çok başarılıydı. Osayi de iyi görev yaptı. Bana göre sahanın yıldızı müthiş tempo ve mücadelesiyle İsmail'di... Osayi'nin girer girmez yaptığı net kırmızı kartlık hareketinde Mete Kalkavan, önce kırmızı kartı çıkarırken vazgeçip sarı kart ile işi VAR'a bıraktı. Ama VAR'dan da bir ses çıkmadı.