G.Saray, ilk 30 dakikalarda yüksek tempolu bir oyun sergiliyor ve önde etkili pres yapıyor. Burada rakiplerin yapmaması gereken iki şey var. Birincisi, kalecinin de işin içinde olduğu ayağa kısa-riskli paslarla ileriye çıkma isteği. İkincisi de defansı çizgi halinde öne çıkarmak. Alanyaspor bu iki şeyi de uygulayınca adeta bir harakiri yapıyordu. Nitekim, bunu değerlendiren Galatasaray iki gol attı, ikinci goldeki felaketi amatör takımlar dahi yapmaz. İstekli ve arzulu oyuna devam eden Galatasaray her an pozisyona yakındı. Ben de o anlarda "En az 4'e 5'e gider" dedim. Sonra Galatasaray, Boey'in kırmızı kartıyla bir kişi eksildi. Buna rağmen devre sonuna kadar iki net pozisyona giren yine Galatasaray'dı. İkinci yarıda işler terse döndü. Galatasaray, hem eksik kalıp hem de yorulunca oyundan düştü. Her an Alanya'nın golü gelecek diye bir görüntü vardı. Sonra müthiş bir frikik golüyle fark bire indi. Galatasaray'ın 10 kişi kalsa da bu kadar mahkum oynamaması gerekiyordu. Uzatma bölümünde de beraberlik golü geldi. Buna rağmen Galatasaray maçı tekrar kazanma şansını elde etti. Ama Emin, sahanın yıldızı, müthiş kurtarışlar yapan Alanya kalecisini net pozisyonda geçemedi. Sonuçta çok önemli iki puan kaybedildi. Tabii, Alanya kalecisini methederken, Muslera'nın da çok önemli kurtarışlarını göz ardı etmeyelim.
Hakem Ali Palabıyık'ın Boey'e gösterdiği kırmızı kart çok yanlıştı. Zaten bu maça hafta içi gelişmelerden sonra verilmesi hataydı. Bu baskıyla Alanyaspor'un da devre sonundaki penaltısını çalamadı. Galatasaray yönetiminin çok iyi düşünmesi lazım. TFF ve hakemler için yapılan beyanatlar, hem Okan Buruk'a hem de futbolculara olumsuz yansıyor. Bu anlayışla büyük hedeflere gidilemez. Dün geceden ders çıkarmak lazım.