G.SARAY taraftarı takımın şampiyonluk şansı varmış gibi sınırsız bir destek veriyordu. G.Saray maça alışılmış iç saha klasiği ile başladı. Yüksek tempo, önde baskı ve agresif ikili mücadeleler... Rakip 11'inci dakikada ilk çıkışında kontrataktan golü buldu. Bundan sonra 90. dakikanın bitimine kadar G.Saray hırsla gol bulmak için çaba sarfetti. Ancak değişik kadronun uyumsuzluğu ile organize hücum girişimleri yapılamıyor, kopuk kopuk ataklarla gol arıyorlardı.
Bir de tabi madalyonun öbür yüzü vardı. İnanılmaz basit top kayıplarına rağmen Giresunspor çok koşuyor, yüreği ile mücadele ediyor ve de mükemmele yakın bir alan daraltan savunma uyguluyordu.
Fatih Terim'in ikinci yarı başlarken ve sonrasında yaptığı hamlelerle de bir netice alınamadı. 60'ıncı dakikalar civarında bir tane çok net fırsat yakaladılar. Onda da gecenin başarılı ismi Okan aynı pozisyonda iki müthiş kurtarışı birlikte yaptı. Sonuçta G.Saray kötü gidişi devam ettirdi.
Bu maçın G.Saray cephesinden bir özürü yok. Belki Galatasaray'da rekor sayıda eksik vardı ama yine de sahaya geçerli bir kadro çıkabiliyor. Kenardan da hamleler yapılabiliyordu. Buna karşılık Giresunspor'un çok dar kadrosunda 4 ilk 11 oyuncusunun eksik olması onlar için daha da büyük problemdi.
Hakan Keleş'i ayrıca kutluyorum. Yetersiz kadrosu ile takımı ileriye doğru taşıyor. Beşiktaş'tan sonra G.Saray'ı da İstanbul'da yendiler. Dün benim için iki isim çok önemliydi. İki yedek oyuncu Hayrullah ve Sergen... İkisini de özel olarak kutlamak gerekir. Hakem Kardeşler başarılı ve cesur bir yönetim gösterdi.