Galatasaray ilk yarıda takım halinde istekli, tempolu, baskın bir futbol sergiledi. Ancak Gaziantep'in kenarları yardımlaşmalı kapatıp, geride iyi yerleşimli bir alan savunması uygulaması üretkenliği engelledi. Kanatlarda Kerem ve Barış, aksiyon yapacak genişlik bulamıyorlardı. Halil de sıkı bir markaj altındaydı. Sırtı karşı kaleye dönük orta saha arkadaşlarıyla bağlantı kuramıyordu. Devre sonundaki gole kadar tek net pozisyon vardı, onda da Kerem'in kalabalık arasında attığı güzel pası Morutan değerlendiremedi. Ama aynı Morutan devre biterken güzel bir gole imza atarak takımının soyunma odasına avantajlı gitmesini sağladı.
Fatih Terim, ikinci yarıya Feghouli ile başladı. İlk yarının en durgun ismi Barış'ı oyundan aldı. Sonrasında Gaziantep skor dezavantajıyla ofansif bir futbola döndü. İlerde Dicko, yüksek fizik gücüyle ve sürekli kendisini arkadaşlarına göstererek Galatasaray defansını ilk yarı da dahil en çok zorlayan isimdi. Ama hiçbir aksiyonunun sonunu getirecek yetenekte değildi.
Fatih Terim'in bu devredeki planı, risk alan rakip karşısında ikinci golü bulmaktı. Bu da Feghouli'nin mükemmel pası ve Kerem'in de güzel vuruşuyla sonuçlanınca maç orada bitti. Sonuçta önemli bir üç puan kazanıldı. Futbolda hücum kadar savunma da çok önemli. Dün Galatasaray'ın hiç pozisyon vermemesi bence en önemli artısıydı...
Marcao'nun dün geceki başarılı performansını da izledikten sonra aklıma şu geldi: Yaptığı o yakışıksız hareket yüzünden 8 maç ceza almasa acaba Galatasaray üst üste 4 maçta kaybettiği 10 puanın kaçını kurtarırdı?