Kritik maça coşkulu başladık. Rakip geride hazırlık pası yapmak isterken Cengiz hücum preste kaptığı topla Kerem'e 'al da at' deyince çok erken skor avantajı yakaladık. Bu golün büyük moral avantajına rağmen 10. dakikadan itibaren Norveç bize karşı olan kolektif üstünlüğü ile oyunun kontrolünü eline aldı. Rakibi orta sahada engelleyemediğimiz için arka arkaya 18'imizi tehdit ediyorlardı. Bu arada panik içinde basit top kayıpları da yapıyorduk. Yoğun baskıyı ve gelişen tehlikeleri hasarsız atlattık derken, devre sonunda alışılmış rahatsızlığımız olan duran toptan basit bir gol yedik. Hem de Norveç'in yüksek toplarda çok etkili kuleleri Haaland ve Sörloth'un yokluğuna rağmen… İkinci yarıda olacakları tahmin ediyordum. Hayati önem taşıyan bir maç olduğundan futbolcularımız iyice hırslanıp, tempoyu artırıp, fizik güçlerini sınırsız kullanacaklardı. Öyle de oldu. Rakibin ilk yarıdaki oyunu domine etmesini tersine çevirdik. Ama ne yazık ki her zamanki gibi hücum girişimlerinde plan program yoktu. Rakip savunma iyi yerleşti. Burak'ı hiç kıpırdatmadılar. Kerem'den olumlu bir katkı gelmeyince Cengiz de iki aksiyonun dışında etkili olamayınca gol atmamız tesadüfe kalmış. Kuntz'un yaptığı hamleler de işi değiştirmedi. Ama bana göre Cengiz hariç doğru hamlelerdi. Sonuçta ne yazık ki ikincilik şansımız artık çok az bir ihtimale kaldı. Her zaman vurguluyorum, senelerdir belli bir sistemimiz olmadığından bu rahatsızlığı en aza indirecek kadro istikrarımızı sağlayamamamızdan hangi maçta ne yapacağımız çok bilinmeyenli bir denklem.