Dün gece futbol kalitesi yüksek olmasa da heyecan kasırgası içinde ve karşılıklı hatalar zincirinin sergilendiği, seyir zevki üst düzey bir maç izledik. İlk devre oyunu domine eden G.Saray'dı. Aslında ataklar çok etkili olmadı. Çünkü ileride çift santrfor Falcao ve Mostafa hareketli olsalar da orta saha arkadaşlarıyla yakın bağlantı kuramadılar. Buna da imkân vermeyen Rize'nin geride iyi yerleşmesiydi. Kanatlardan da etkili ortalar gelmedi. Buna rağmen G.Saray skor dezavantajından skor avantajına geçti. Emre Akbaba'nın golü mükemmeldi. Ama yine birincisi gibi büyük hatayla bir gol daha hediye ettiler.
İkinci devre her zaman olduğu gibi G.Saray'ın temposu düştü. Ondan sonra da penaltıdan Rize skor avantajı yakaladı. Sonra Fatih Terim'in hamleleri başladı. G.Saray skora denge getirmeyi başardı ancak Yedlin'in atılmasıyla 10 kişi kalınmasının üstüne bir de mecburen risk alma durumu olunca Rize bir gol daha buldu. Sonuçta G.Saray dün gece çok büyük bir yara aldı. Kaybedilen 3 puanın yanında iki stoperini birden zorlu Hatay deplasmanı öncesi yitirdi.
Karşılaşmanın bana göre en ilginç yanı mükemmel kaleci Muslera'nın hiç kurtarış yapmadan 4 gol yemesiydi. Bu 4 golde de yapacağı bir şey yoktu.
Benim teknik eleştirim şöyle; ilk 11'de çift santrforlu düzenle başlamaya her takım için karşıyım. Dün de bunun tutmadığını gördük. Zaten Terim de skor ihtiyacı varken bunu görüp Mostafa'yı oyundan aldı.
Rize hak ederek kazandı. Bülent Uygun'u kutluyorum. Göreve yeni gel, içeride Hatay, dışarıda G.Saray 6 puan... Fazla söze gerek yok. Çaykur Rizespor'da en çok Boldrin ve Baiano'yu beğendim.
Volkan Bayarslan, delikanlı gibi bir maç yönetti. Bir tek aklıma takılan konu, Yedlin'in yüzde 100'lük ikinci sarı kartını niye 5 dakika geç gösterdi? Herhalde kafası karıştı.