Real Madrid bu sezon istenilen form düzeyinde değil ama her zamanki gibi çok önemli oyunculara sahip, çok özel bir takım. Geçtiğimiz yılı saymazsak üç sene üst üste Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kazandılar. Üstelik de büyük Bernabeu Stadı da onlar için ayrı bir güç.
Galatasaray'ın bu seneki performansına baktığımızda beklentilerin çok altında olduğu bir gerçek. Böyle bir kıyaslamaya gittiğimizde dün gece için bir sürpriz beklemek sadece hayalperestlik olurdu. Fatih Terim dahi bu işe inanmıyordu ama gerçek de buydu. Bana göre maçın daha 2. dakikası kötü şeylerin olacağının ilk habercisiydi. Galatasaray bu dakikada pas yaparak takım halinde 3. bölgeye geldi.
Orada rakibi şöyle bir şaşırtacak, kendisine de moral kazandıracak bir varyasyon denemek yerine karşı 18 önünden geriye pas yaparak, Muslera'ya kadar uzandılar.
Sonrasında da 10 dakika içinde peş peşe 3 gol yediler. Neyse ki Real Madrid erken gelen goller sonrası, averajın da önemi olmadığından oyun disiplinini bozmadan rölanti futbol oynamaya başladı. Devre sonundaki 4. gol Nagatomo'nun ikramından geldi. 5. ve 6. gol de maçın son 10 dakikasında oldu.
Bu maçta beni en çok üzen şu oldu; 25 senedir Galatasaray'ın bir Avrupa kupası maçında bu kadar çaresiz kaldığını ilk defa gördüm.
Zaten maçın tamamında rakibin üstüne dahi gidemediler. Bu yüzden de ikinci yarıda farklı mağlupken dahi mecburen sanki tek farklı skor avantajı ya da skorda denge varmış gibi 9 kişi ile alan daraltan savunma uyguladılar. Bunu da yapmasalar daha büyük skor faciası olurdu.
Galatasaray, 90+2'de "İlk defa takım halinde önde basayım" dedi. Onda da 10 saniye içinde 6. gol geldi…