Dün gece Recep Tayyip Erdoğan Stadı'nda değişik bir ilk yarı izledik. 25. dakikaya kadar Galatasaray etkili bir presle oyunu tamamen karşı alana yıktı. Sürekli karşı 18'i tehdit ettiler. Aslında üç ön libero özelliğindeki orta saha ile bu kadar baskı nasıl kurabiliyordu diye düşünebilirsiniz. Bunun bir numaralı nedeni Kasımpaşa'nın önde ve orta sahada hiç pres yapmayıp takım halinde topun arkasına geçip alan daraltan savunma uygulamasıydı. Bu yüzden Galatasaray da üretkenlik sağlayamıyordu. 25. dakikadan sonra tablo değişti. Kasımpaşa hem pas yapmaya hem de öne çıkmaya başladı. Bu şekilde tehlikeli hücum girişimleri de yaptılar ama Galatasaray'a da daha elverişli ofansif ortam kalmıştı. Aslan iki de sinyal verdi. Sonra da Donk'un müthiş taşıyıp güzel bir asiste dönüştürdüğü atakta Rodrigues mükemmel vurunca ortaya hazırlanışı ve yapılışı şahane bir gol çıktı. Devre sonundaki bir penaltıyla da Kasımpaşa skora denge getirdi.
İkinci yarıya Fatih Terim riskli ve hatalı bir değişiklikle başladı. Çok iyi pres yapan orta sahasını bir eksiltip Donk'u stopere çekti ve Eren'le çift santrfora geçti. Ben bu değişikliğin çok zararlı olacağı görüşündeydim. Aslında ilk yarıdaki gibi yine oyun karşı alana yıkıldı. Ama çift santforla birlikte kalabalık bir yığılma oldu. Alanlar iyice daraldı. Ve bu arada da doğal olarak oyunu sürekli zorlamaktan oyuncular yoruldular. Kontratak şanslarını son dakikalara kadar kullanamayan Kasımpaşa duran top sonrası sürpriz bir gole imza atınca önemli bir galibiyet aldı. Galatasaray'ın son saniyede kaçırdığı gol de inanılmazdı. Galatasaray'da Rodrigues sahanın en iyisiydi. Donk ve müthiş koşan Tolga da başarılı isimlerdi. Gomis'in rahatsızlık geçirmesi ben dahil herkesi üzdü. Neyse ki çabuk topa-r ladı. Ama onun etkisiyle performansı düşüktü. Kasımpaşa disiplinli bir taktik mücadelesi verdi. Skor dezavantajından maçı kazanması büyük bir başarıydı. Kemal Özdeş'i gönderme yanlışından kısa sürede vazgeçen yönetimin, bu hatasından dönmesinin ne kadar doğru bir karar olduğu anlaşıldı.