Antalya'nın ilk yarıdaki ana taktik stratejisi; önde etkili takım presi yaparak, Galatasaray'ın kaliteli orta sahasının forveti ile bağlantısını kesmekti. Bunda da büyük ölçüde başarılı oldular. G.Saray ise rakibin doğru ve iyi işleyen taktiğine, akılcı bir anlayışla karşılık verdi. Risk almayıp, alan daraltıp, geride iyi yerleşerek garantili oynadılar. Hücumda etkili olamadıkları ilk yarıdaki sıkıntılı bölümde, bir net pozisyon verdiler ama kalede Muslera vardı! Çok önemli bir kurtarış yaptı, kısa süre sonra da G.Saray, ilk ciddi atağında Gomis ile hazırlanışı ve yapılışı güzel bir gol attı.
İkinci yarıda yine değişen bir şey yoktu. Antalya tempolu ve presli futboluna devam ediyor, G.Saray da bir türlü istediği pas trafiğini sağlayamıyor ve ritmini de bir türlü bulamıyordu. Bu durumda yapacakları iş, garantili savunmaya devam etmekti. Yoğun baskı altında kalmalarına rağmen uzun süre pozisyon vermediler. Ancak bir duran topta Eto'o gözden kaçırılınca skora denge geldi. Tudor'un hamlelerini düşündüğümüzde, Ndiaye değişikliği doğruydu. Çünkü Ndiaye, sahada hiç görünmüyordu. Ancak giren kişi Selçuk değil, Feghouli olmalıydı. Tolga da orta sahaya çekilmeliydi. Böylelikle ileride top tutulur, Feghouli de Gomis'e yardımcı olurdu. "Tudor başka değişiklikler yapabilir miydi?" dersek, skora göre eleştiri yapabiliriz. Tudor da bize "Oyunu rakip domine ediyordu ama biz de pozisyon vermeden skor avantajını sürdürüyorduk" cevabını verebilirdi. Sonuçta pozisyonu az mücadeleci geçen maçta puanlar paylaşıldı.
G.Saray cephesinden olaya baktığımızda, milli maçlara verilen aradan sonra oynanan maçlar hiç kolay olmaz, beklentileri karşılamaz. Bunun yanında Antalya'nın iyi bir takım olduğunu ve de çok sıcak ve nemli bir ortamı göz önüne aldığımızda G.Saray'ın verdiği 2 puanı kayıp olarak bakmamak lazım. Antalyaspor iyi bir kadroya sahip. Rıza Çalımbay'ın en büyük özelliği, fizik kondisyona önem vermesi. Belki lige iyi başlamadılar ama dün başarılı bir futbol sergilediler. İlerisi için iyi mesajlar verdiler.