Roland Garros, yine birbirinden güzel maçlara sahne oldu. Dünya 1 numarası Andy Murray ile 3 numara Wawrinka'nın maçı inanılmazdı.
Son senelerdir seyrettiğim en güzel müsabakaydı. Müthiş bir tempo ve seyir zevki üst düzeyde bir tenis.
Güneş altında 5 set. Süre tam 4 saat 35 dakika, dile kolay! Tahmin ettiğim gibi final Nadal için çok kolay oldu. Cevabı ise basit;
Wawrinka'nın fiziki tahribatına karşılık, Nadal çeyrek finalde rakibi birinci sette sakatlandığı için hiç sıkıntı yaşamadı. Yarı finalde ise; rakibi Avusturyalı tenisçi Thiem'i son set 6-0 olmak üzere 3 sette yendi. Finalde de eski formunun da üstünde bir performans sergileyince Wawrinka'nın yapabileceği hiçbir şey kalmadı. Kadınlar finalinde ise 20 yaşında dünya sıralamasında 47. sıradaki genç yetenek Letonyalı Ostapenko, dünya 4. numarası deneyimli Rumen Simona Halep karşısında ilk seti kaybedip 2. sette 3-0 yenikken müthiş bir geri dönüşe imza atarak zafere ulaştı. En önemlisi de sevinci hiç abartılı değildi.
İşte bir değişik karakter. Günde saatlerce idman yapan ardından sürekli turnuvalarda, sıcaklarda arka arkaya uzun süreli maçlar oynayan tenisçilerin bu inanılmaz kondisyonlarına ve özgüvenlerine saygı duymamak mümkün değil.
Bizde kendilerine bakmayıp çalışmayan sahada yürüyecek halleri olmayan yıldız futbolculara hala prim tanınmasını bir türlü kabullenemiyorum. Fenerbahçe'ye hiçbir katkı vermeyen Robin van Persie ve Van der Wiel. Önümüzdeki seneyle birlikte bonservisleri ve kendilerine ödenenler acı bir rakam: 40 milyon Euro! Avrupa'nın en büyük kupasını kaldıran basketbol takımının tüm maliyetinin üstünde… Yazık değil mi bu sokağa atılan paralara! Şimdi kendini belli bir süre idare edebilen o dönemlerde biraz da katkı sağlayan aşırı kilolu Lens gündemde. Bir de üstelik Beşiktaş düşünüyor. Sunderland Premier Lig'in uzak ara çok önce küme düşen son sıradaki takımı.
Bu takımda forma şansı bulamayan Lens bizde sanki bulanmaz Hint kumaşı. Ne yazık ki bütün olaylara bakış açımız böyle.
Yıldız olmadığı için Beşiktaş'ın temel direği Atiba'nın ne kadar önemli bir oyuncu olduğu ancak bu sene anlaşılabildi.
Nadal, Roland Garros'u 10. kez kazanarak bir kez daha tarihe geçti.