Avrupa Ligi'nde yarı finali, 120 dakika sınırsız enerji harcayarak penaltılarla kaybeden Beşiktaş'ın dün geceye fiziksel ve zihinsel sıkıntılarla çıkacağı bilinen bir gerçekti. Adanaspor'un ligin son sırasında olması dolayısıyla motive olmak da zordu. Beşiktaş maça düşük tempolu bir ofansif anlayışla başladı, hazırlanışı ve yapılışı da güzel bir golle de skor yakaladı. Bu erken gol zaten motive olmayan yorgun takımı iyice rehavete soktu. Quaresma'nın arkasında oynadığında ofansif bindirmeleri kısıtlanan Gökhan Gönül, adeta sağ açık gibi oynuyordu. 1-2 tehlikeli girişim yapan Adanaspor beraberliği yakaladı. Bundan sonra Beşiktaş, kısa bir süre bocaladı, sonra devrenin son 10 dakikasında tempoyu yükselterek yoğun bir baskı kurdu. İkinci yarıya da bu şekilde başladı. Aradığı ikinci golü de buldu.
Golden sonra yine bir duraklama dönemi başladı. Kontrol Adanaspor'a geçince, ikinci yarı da Atiba da olmayınca, orta sahayı rahat geçen Adana, Magaye ile çok güzel bir beraberlik golü buldu. Sonra Beşiktaş tekrar yüklendi ve de bir duran topta üç puanı almayı bildi. Ama dün geceki en büyük şansları, karşılarındaki rakiplerinin zayıf oluşuydu. Zaten ikinci yarıdaki iki gole baktığımızda, Talisca'nın golünde Adana stoperinin yaptığı hatayı amatör sporcu dahi yapmaz. 3. golde de ise Tosic, fotoğraf çektirir gibi kafa vurdu. Üstelik aniden yapılan terse bir orta değil, kullanılan bir duran toptu... Adanalı oyuncular bu pozisyonda çok büyük yerleşme hatası yaptılar. Tabii bu maçta önemli olan kazanmaktı. Hele en yakın rakibi de yine puan kaybettiği bir haftada....
Benim anlamadığım bir konu var... Bu yalnız Adanaspor için geçerli değil, birçok örneklerini yaşadık. TFF 1. Lig'de büyük mücadele veriyorsun ve Süper Lig'e çıkıyorsun. Bu zaferi günlerce kutluyorsun, şehir adeta bayram yapıyor ondan sonra öyle bir kadro kuruyorsun ki kümede kalman mümkün değil.