Dün gece Karabük'te her yönüyle çok ilginç bir maç izledik. Fenerbahçe güçlü bir rakibe karşı zor bir deplasman sınavı vereceğinin bilinciyle son derece motiveydi. Yapılarına uygun oyun modelini sahaya disiplinli bir şekilde yansıtıyorlardı. Bunun yanında ne taktik, ne de oyuncuların bireysel performansı olarak tanınmayacak kadar kötü bir Karabükspor vardı karşılarında... Geride gereksiz riskli, sürekli hazırlık pasları, ikinci ve üçüncü bölgede devamlı top kayıpları, defans bloğunun geride geniş alanda yakalanması ve de sıfıra yakın bir ofansif güç... İşte ilk yarıdaki bu avantajlı ortama rağmen, Fenerbahçe yine golü bulamadı. İki pozisyonları vardı kaçan.
Hatalar zinciri içindeki rakip karşısında 45 dakika boyunca hücum zenginliği sağlanamayışı Fenerbahçe'nin sezon başından beri süren ofansif yaratıcılık eksikliğinin sonucuydu.
ALPER'İ ÇOK BEĞENDİM
İkinci yarıda da değişen fazla bir şey yoktu. Karabükspor'un yine takım savunmasındaki ciddi rahatsızlığı devam ediyordu. Değişen sadece iki şey vardı: Fenerbahçe'nin atakları daha tehlikeli oluyordu.
Karabükspor da ilk yarının aksine Fenerbahçe kalesini seyrek de olsa tehdit ediyordu.
Bunlardan iki tanesinde de Fenerbahçe kalecisi Fabiano iki güzel kurtarışa imza attı. Tabi bu arada Karabükspor kalecisi Ahmet Şahin'in de hakkını yemeyelim. Son dakikalardaki tek gole kadar o da takımını ayakta tutan isimdi yaptığı kurtarışlarla...
Fenerbahçe kazanmak için çok uğraştı. En sonunda ilginç görüntülere sahne olan maç yine ilginç bir şekilde gelişti. İkinci yarının başında oyuna giren Volkan Şen kısa sürede sakatlandı. Ondan sonra görüntüsü devam edemeyeceği şeklindeydi.
Advocaat da onu alıp Sow'u sahaya sürdü. Volkan Şen önce şaşırdı sonra çıktı. Oyuna giren Sow da kaleye bir şut çekti o da gitti Van Persie'ye asist oldu. Ve bu gol de maçın neticesini belirledi. Sonuçta, Fenerbahçe önemli bir üç puan kazandı. Karabükspor'un yabancıları milli maç arasında belli ki ipe un sermişler. Hiç birinin ayakta duracak hali yoktu.
Ben Fenerbahçe'den de en çok Alper'i beğendim.