Senelerin İskoç hakemi Craig Thomson, yeteneksiz bir hakemdir. UEFA tarafından zorluk derecesi yüksek maçlara atanmaz. Dinamo Kiev'in grupta iddiası kalmadı diye bu maça atandı ve de 30'uncu dakikada Beşiktaş'ı resmen bitirdi. Kendisinin de görmediği pozisyonda çizgi hakeminin uyarısıyla penaltıyı yarattı.
Yeni değişen kural ne diyor; "Eğer bir futbolcu topla oynama niyeti varken penaltıya neden oluyorsa, bariz gol şansı da olsa kırmızı değil sarı kart gösterilecek." Craig Thomson bir de kırmızı kart çıkarınca, rüyayı resmen sona erdirdi. Tabii ki bu arada Beşiktaş'ın harakirisini de göz ardı etmeyelim. Dinamo Kiev vasat bir takımdı ve grubun da en zayıf halkasıydı.
Ancak Kiev'in belli bir takım özellikleri var. Fizik olarak güçlüler, çabuklar ve de yapıları itibariyle hücumda geniş alanı çok seviyorlar.
Böyle bir ortam yakaladıklarında da çabuk dikey çıkışlarla sonuca giderler.
Beşiktaş ne yazık ki bu ortamı rakibine ikram etti.
Maç başladıktan sonra önce kontrollü anlayışla takım savunması ön plana alınarak oyunu tutmak gerekirken çok erken ve moral bozan bir kontratak golü yediler.
Bu golde Tosic'in rakibi çizgi tarafından göz göre göre kaçırması da bir diğer hataydı. İkinci gol öncesi de takım halinde çıkılmışken ileride kaybedilen toptan sonra yine bir geniş alan kontratağına yakalandılar.
Zaten penaltı ve kırmızı kart sonrası, hırslı ve prestij mücadelesi ile sahaya çıkan rakip karşısında artık farklı bir yenilgi kaçınılmaz oldu.
Aslında üzülmemek elde değil.
Benfica maçında üç farklı skor dezavantajından sonra, "maç ağır bir yenilgiye doğru gidiyor, her şey bitti" derken, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir seyirci desteği ile bir mucizeyi gerçekleştiriyorsun. Sonra Kiev deplasmanına gidip, altın tepsi içinde sunulan Şampiyonlar Ligi'ni Ukrayna'da bırakıp, geri dönüyorsun.