Başakşehir'in, günümüz futbolunda istediği iyi yerleşimli, oturmuş ve geçerli bir oyun modeli var. Bu tip bir takıma karşı, üretkenlik sağlamak hiç de kolay değil. Eğer bir de dün geceki gibi erken skor dezavantajına düşerseniz, işler çıkmaza girer. Nitekim Fenerbahçe, golü yediği üçüncü dakikadan devre sonuna kadar oyunu karşı alana yıkmasına rağmen bir tek yarım pozisyon bulabildi. Bunun iki nedeni vardı, birincisi Fenerbahçe'nin takım oyunundaki yetersizliği, Volkan Şen ve Alper'in ciddi maç eksikliklerinden hazır olmayışları, Emenike'nin de yapısının dar alana uymayışıydı. İkincisi de Başakşehir'in, takım halinde topun arkasına geçerek uyguladığı başarılı alan savunmasıydı.
İkinci yarıya Başakşehir çok iyi başladı. Ancak takımın en iyilerinden Emre Belözoğlu, yaptığı gereksiz hareketle takımını 10 kişi bıraktı. Bundan sonra Fenerbahçe, doğal olarak baskı kurdu. Ama yine pozisyon sıkıntısı üst düzeyde devam etti. Yoğun baskı sürerken, Mehmet Topal da yine Emre gibi çok gereksiz bir hareketle kırmızı kart görünce sayısal eşitlik sağlandı. Bundan sonra Fenerbahçe bulamadığı pozisyonları yakaladı ama direk ve kaleci Volkan Babacan beraberlik golüne izin vermediler. Sonuçta da Fenerbahçe yine Başakşehir'e karşı deplasmandaki makus talihini yenemeyerek, lige çok önemli üç puan kaybı ile başladı. Dick Advocaat, Stoch ve Fernandao hamlesini çok geç yaptı. Başakşehir'i de 53'te 10 kişi kalmasına rağmen aldığı haklı galibiyetten dolayı da kutlamak lazım. Bu arada oyuna sonradan giren Mustafa Pektemek, Başakşehir'in çok baskı altında kaldığı ve yorulduğu bölümde takımı rahatlatan çok başarılı icraatlar yaptı. Maçın hakemi Ali Palabıyık, iki direk kırmızı kartı da çok doğru gösterdi. Ama en önemlisi genel yönetimi mükemmele yakındı.