Fransa, favori olduğu finale çok hızlı ve atak bir giriş yaptı. Ancak 15. dakikadan sonra güven kazanan Portekiz'in kademeli alan savunması oturunca Fransa adına işler zorlaşmaya başladı. Payet, fizik gücünü ilk 4 maçta harcadığı için Almanya maçı gibi dün de hiç olumlu icraatlar yapamıyordu. Giroud, iki stoper arasında tıkandı... Pogba, daha çok defansın önünü garantiye alırken Matuidi de ofansif girişimler için istediği boşlukları bulamadı. Griezmann, iki aksiyon girişiminde bulunabildi. Fransa ilk yarının son otuz dakikasında sadece Sissoko'nun bireysel çabalarından pozisyon üretmeye çalıştı. Teknik direktör Deschamps biraz geç kalsa da Payet'i çıkarıp Coman'ı oyuna soktuktan sonra Fransa'nın etkinliği tam randımanlı olmasa da oldukça arttı.
Şampiyona başından beri vurguladığım gibi Portekiz'in santrforu yok. Ne Cristiano Ronaldo ne de Luis Nani'nin sırtları karşı kaleye dönük top saklama özellikleri yok. Öne doğru oynayan forvet tipleri... Ronaldo'nun sakatlanıp çıkmasından sonra Portekiz'in forvetleri Quaresma ve Nani oldu. Artık yapacakları en doğru iş tempoyu düşürüp oyunu tutabilmekti. Bunu da 90 dakikanın sonuna kadar gerçekleştirdiler. Teknik direktör Santos santrfor kimliğindeki Eder'i oyuna aldı. Bu değişiklik Portekiz'i çok rahatlattı. Eder'in kafa toplarına çıkışı, duvar olması takımı katı savunma anlayışının dışına çıkardı. Üstelik Eder, uzatma bölümünde mükemmel bir gole imza atarak Portekiz'i zafere taşıdı.
Dün gece bir kez daha belgelendi ki futbolda çareler tükenmiyor. Disiplin içerisinde iyi bir taktik uygulamayan Portekiz, Almanya maçından sonra 'şampiyon oldum' havasına giren Fransa'nın stres altına girmesini iyi değerlendirip kupayı kazandı. Takım olarak disiplinli mücadele ettiler.
Kritik üç kurtarış yapan kaleci Patricio ile stoper Pepe en başarılı isimlerdi. Sonradan oyuna giren Eder, hem saha içi dengeleri değiştirdi hem de kupayı takımına getirdi. Günümüz futbolunda santrforun ne kadar önemli olduğu bir kez daha belgelendi. Almanya bu yüzden yarı final mücadelesini kaybetti. Portekiz ise sonradan oyuna giren santrfor Eder'in sayesinde tarihinde ilk kez bir büyük kupayı müzesine götürebildi.