İlk devre Fenerbahçe oyunu tamamen karşı alana yıktı. Ancak taktik olarak istediklerini yapan Başakşehir idi. Takım halinde topun arkasına geçerek, iyi yerleşimli bir alan savunması ile Fenerbançe'ye organize hücum etme ve kanatları kullanma şansı tanımadılar. Tek pozisyon dahi vermediler. Bu yarıdaki tek net pozisyonu bulup da kaçıran yine Başakşehir idi... Fenerbahçe'nin ofansif girişimleri çok yetersizdi. Van Persie her zamanki gibi çok hareketsiz ve ağır olunca, 10 numara pozisyonundaki Nani ile aralarında hiçbir bağlantı kurulamadı.
Kanatlar da rakip tarafından iyi kapatıldığından Gökhan Gönül ve Hasan Ali de etkili kenar bindirmeleri yapamadılar.
İkinci yarı da aynı görüntüde başladı. Bu arada Alves'in yaptığı çok büyük bir hatayı Visca değerlendirince Fenerbahçe kısır futbolunun yanı sıra bir de skor dezavantajına düştü. Kısa süre sonra da bir kontratakta Visca'nın güzel volesiyle fark ikiye çıktı. Bundan sonra Fenerbahçe'nin şuursuz baskısı başladı. Ferhat'ın gereksiz yere sebebiyet verdiği penaltıyla Fenerbahçe için az da olsa bir ümit ışığı belirdi. Ancak Van Persie penaltıyı değerlendiremedi. Ondan sonra golü atmak takımın en çalışkan ismi Mehmet Topal'a düştü.
Fark bire indi ama zaman daralmıştı. 2-1'den sonra da Başakşehir'in arka arkaya kaçırdığı gol pozisyonları vardı. Bu maçta Pereira'nın en büyük hatalarından bir tanesi de Volkan Şen'i son bölüme kadar ısrarla sol kulvarda oynatmasıydı. Halbuki Alpaslan'ın sakatlığında çok maç eksiği olan Ferhat'ın kulvarında Volkan'ın oynaması gerekirdi. Ama Bekir ile Visca'nın kulvarında Volkan bir varlık gösteremedi.
Fenerbahçe'nin bana göre şampiyonluk yarışına bitime iki hafta kala havlu atmasının en önemli nedeni, ligin ilk yarısının ortasında, o güne kadar çok başarılı bir performans gösteren Fernandao'nun yerine medya ve yönetim baskısı ile Vitor Pereira'nın fizik gücünü tamamen yitirmiş Robin van Persie'yi görev vermesidir.