Trabzonspor; efsane kadrosuyla, 6 lig şampiyonluğu yaşamış, 4. büyük takımdır... Ayrıca futbola aşık bir şehirdir. Gerek İstanbul'da gerekse Trabzon'da birçok dostum, arkadaşım var. Şirketimde mali işler müdürüm ve özel şoförüm de fanatik Trabzonsporlu... Senelerdir sürekli gittiğim Trabzon'da halktan büyük sevgi ve saygı gördüm. Ancak bu sonu gelmeyen üzücü olaylar, Trabzon'a hiç yakışmıyor. Saha içinde iki takımın futbolcuları, birbirlerine son derece centilmen ve saygılıydılar. Buna rağmen bu üzücü olaylar yaşandı.
Sporda terörün hiçbir mazareti olamaz. Artık bütün dünyada futbol terörüne sıfır tolerans uygulanıyor. İngiltere'de üst düzey holiganizm, ağır şiddet yasası sayesinde adeta yok olmaya yüz tuttu. Bizde ise cezai müeyyideler çok yetersiz. 6222'yi çıkardık ama gerektiği gibi uygulayamıyoruz. Bu konuyla ilgili en canlı örnek; eski başkan İbrahim Hacıosmanoğlu'nun talimatıyla hakemlerin maç sonrası 4 saate yakın odalarında alıkonulmasıdır. Bir de çok önemli bir olay yaşandı, Fenerbahçe otobüsüne Rize dönüşü silahlı saldırı oldu. Ondan da bir şey çıkmadı. Böyle bir olay başka bir ülkede olsa yer yerinden oynardı. Ama bizde hemen kapatıldı. Bir önemli genel yanlışımız da hakemlere verilen talimatlar: "Aman sabırlı olun, tribün olayları varsa mümkün olduğunca maçı bitirmemeye çalışın." Bu çok hatalı bir uygulama. İki sene önce Trabzonspor- Fenerbahçe maçı yine yarıda kaldı. Ben o zaman hakem Bülent Yıldırım'ı, tatil kararında çok geç kaldı diye eleştirmiştim. Çünkü maç başından itibaren sahaya taç ve korner atışları kullanılırken sürekli taş atılıyordu. Allah korusun bir futbolcunun kafasına isabet etse, ciddi hayati tehlike oluşurdu. Ama Bülent Yıldırım uzun süre oyunu devam ettirdi. Bu konuyla ilgili bir de örnek vermiştim. Danimarka-İsveç ulusal maçında hiç bir tribün olayı yokken, sahaya bir seyirci girdi ve Alman hakem Urs Meier'e doğru koşarken 20 metre mesafede tesirsiz hale getirildi. Alman hakem, 90. dakika olmasına rağmen aldı topu gitti. Maçı tatil etti. Ev sahibine de ağır cezalar geldi. Benim o zaman Bülent Yıldırım'a yaptığım eleştiriye karşılık medyanın büyük bölümünden Yıldırım'a övgüler geldi; "Tam zamanında bitirdi, kimsenin niye tatil ettin diye eleştiri hakkı kalmadı." Bu mantığın doğru olmadığı pazar günü belgelendi. Bülent Yıldırım yine tatil kararı almak için geç kaldı.
Kale arkası tribünü karışmış, direk yıkılmış, sahaya koltuklar yağıyor, polisler gelmiş. Dışardan sahaya girip koltukları sahadan çıkaran görevliler var. Ancak maç hala devam ediyor. Eğer Volkan Bayarslan'a saldıran kişi hakem yerdeyken omzuna attığı acımasız tekmeyi, başına atsaydı. Sonucu düşünmek dahi içimi titretiyor. Volkan Bayarslan'a geçmiş olsun diyorum. Bu tip istenmeyen olaylar futbolumuzu lekelediği gibi dünyadaki imajımızı da üst düzeyde zedeliyor... Bir tek temennim var. Artık futbolun içindeki tüm birimlerin bir araya gelerek gereken tedbirleri alması, bunun son olması... Başkan Muharrem Usta, çağdaş bir kişiliğe sahip. Her türlü olayı doğru analiz etmeyi biliyor. Maçtan 2 saat sonra yaptığı açıklama da sağduyuluydu. Bu üzücü tablonun, bir daha önemli futbol şehrinde yaşanmaması için, her türlü tedbirleri alacağından hiç şüphem yok. Ama bir de kendisine "Salih Dursun" olayı konusunda bir özeleşiri yapmasını tavsiye ediyorum.