Yargıtay, şike davasıyla ilgili kararını verdi ve Aziz Yıldırım'ın şike yapmak, teşvik primi vermek ve örgüt kurmak suçlarından aldığı cezayı onadı. 2 yıl 2 ay daha hapis yatacak olan F.Bahçe Başkanı, "Bu kararı tanımıyorum" dedi. Yargıtay'ın kararı ve Yıldırım'ın çıkışıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Aziz Yıldırım, öteden beri kendisinden başka hiç kimseyi tanımayan ve 'Fenerbahçe demek, ben demek' diyen bir başkan... Bu, işin ayrı bir yanı... Gerçek Fenerbahçeliler, Aziz Yıldırım'ın kendisini Fenerbahçe ile özdeşleştirmesini iyi değerlendirmeliler... Dünyada hiç kimse, hiçbir kulübün sahibi değildir. İngiltere'de parayı yatırıp, o dev kulüpleri satın alanlar dahil...
Ama Yargıtay'ın kararı onadığı tarihi, son günlerin yaygın deyişiyle 'manidar' buluyorum ben de... Neden? Bunca sene hukuk okudum, gazetecilik yaptım; hukukun özünü, temelini iyi bildiğimi düşünüyorum. Eğer bir yerde, hukuksal bir yaşamdaki yeni bir düzenleme çok yoğun bir şekilde konuşuluyorsa, mahkemeler onunla ilgili kararı o anda vermezler.

İDAM TARTIŞILIRKEN, İDAM KARARI ÇIKAR MI?
Diyelim ki idam mahkumusun; mahkumiyetin Yargıtay'a gitti. O sırada, ülkede idam cezasının kaldırılması konusunda genel bir hava varsa ve yürütme dahil, yasama dahil, halk dahil, sivil toplum örgütleri dahil 'İdam, bu ülkeye yakışmıyor' görüşündeyse; sürecin sonunu bekler mahkeme... 'İdam kaldırılıyor; adamı asmayalım' der. O adam katil de olsa, ırz düşmanı da olsa fark etmez...
Türkiye'de, bir yeniden yargılanma süreci var. Bu yeniden yargılanma belli bir mahkemenin verdiği kararlar için... Yıldırım hakkında karar veren mahkeme hangisi; aynı mahkeme... En son 'Karar aralık ayında çıkar' denmişti; aralıkta da çıkmadı. Sen bu kararın verilmesi sonrası aylarca beklemişsin, beklemişsin; şimdi tam bu özel mahkemelerin kararlarının 'vicdani olup olmadığı' tartışılırken ve ülke çapında muhalefetiyle, iktidarıyla yeniden yargılanma söz konusuyken, bu kararı onaylıyorsun! Bu manidar değilse, hiçbir şey manidar değildir.

Yargıtay kararı sonrası gözler TFF'ye çevrildi ama "Bizim için konu kapanmıştır" açıklaması geldi. Trabzon cephesi ise kararın değişmesini bekliyor...
Olaylara kağıt üzerinde değil; 'Türkiye'de ne olup bitiyor' açısından bakmak lazım. Demirören federasyonu atanmıştır. Türkiye'de artık spor sahalarına dahi girmemesi gereken bir adam, federasyon başkanı tayin edildi; 'bunu böyle yapsın' diye... Demirören'in başka bir şey yapmasına ihtimal yok. Ona verilen görev şuydu: 'Kişilere ne ceza verirsen ver; F.Bahçe'yi kurtar' Kurtarmanın yolu da başkana ceza vermemek...
TFF'nin cezaları, disiplin cezalarıdır; mahkemenin verdiği cezalar, yargı cezalarıdır. Bunların, birbiri ile doğal bir ilişkisi yoktur.
Düşüncesel bir ilişkisi vardır. O kararı verenler, öbürünün ne karar verdiğine bakarlar; neticede bu dünyanın içinde yaşıyorlar.
TFF'ninki bağımsız bir disiplin kuruludur; mahkeme de bağımsızdır. Yani 'bu öyle bir karar verdi' diye, 'diğerinin kararını değiştirmesi' söz konusu olamaz. Bu, Türkiye'deki durum... Ama Türkiye'deki durum ile uluslararası durum oturmuyor.

ALİ KOÇ, YILDIRIM'IN KUKLASI OLUR
Aziz Yıldırım'ın başkanlığı düşüyor, adaylar konuşuluyor. Ali Koç ve Abdullah Kiğılı isimleri ön planda... Bundan sonra neler olabilir?
Şu anda görüntü şu: Aziz Yıldırım, 'F.Bahçe demek, ben demek' diyor; buna kimsenin itiraz ettiği yok F.Bahçe'de... Yargıtay'ın kararının tebligatı ile, Yıldırım'ın başkanlığı düşecek ve onun yerine, Aziz Yıldırım'ın kuklası kim ise o gelecek. Adı ister Abdullah Kiğılı olsun, ister Ali Koç olsun... Kim olursa olsun gelen kamuoyu nazarında 'Yıldırım'ın kuklası, iş başına geldi' şeklinde karşılanacak. Bugün okuyorum; 'Yıldırım onursal başkan olacakmış!' Şikeden mahkûm olmuş, başkanlığı düşmüş bir adamı onursal başkan yapmak!.. Ya da 'CEO olacakmış; kulübü fiilen o yönetecekmiş!' Bu koşullarda 'başkanlığı kabul etmek', 'kukla olmayı kabul etmek' demek. Ben bu sıfatı, ne Koç'a ne Kiğılı'ya yakıştırmam. Onlar kendilerine yakıştırıyorlarsa, onu da bilmem.

AYDINLAR BU İŞİ ÇÖZECEKTİ AMA...
Şike, şiddet, doping; dünyadaki bütün uluslararası spor kuruluşlarının üç ana hedefi... 'Sen bu şike olaylarında yan çizdin; yeterli ceza vermedin' diyebilirler. Mehmet Ali Aydınlar'ın bulduğu formül, FIFA ve UEFA'yı da tatmin edecek bir formüldü. İtalya örneğinde olduğu gibi puan silme cezası vererek; kimseyi cezasız bırakmayacak, F.Bahçe'yi en temiz, en kolay şekilde aklayacaktı. Ama Aydınlar, Aziz Yıldırım'ın hırsını ve ihtirasını aşamadı. Çünkü Aziz Yıldırım, F.Bahçe'nin önünde... Bunu aşamayınca, bugüne gelindi. Şimdi tabii, FIFA ve UEFA işe müdahale ederse, bu sadece Aziz Yıldırım'ın ya da F.Bahçe'nin değil; Türkiye'nin aleyhine olur. Çünkü TFF'ye diyecek ki: 'Sen görevini yapmadın arkadaş!' Bu, başımıza çok büyük sıkıntılar açabilir.

YÜZ KARASI BİR KARAR
Türkiye Futbol Federasyonu, Merkez Hakem Kurulu'nun aksi yöndeki açıklamalarına karşın 'Kasımpaşa- Beşiktaş maçında hakemin kural hatası yaptığına' hükmetti. Maç tekrarı kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yüz karası, utanç verici, skandal bir karar! Hakemliğin 'h'sinin olmadığı bir kurul, oturup karar verdi. MHK ve federasyonun hakem hocası dâhil, yerli yabancı bütün uzmanların 'kural hatası yoktur' dediği bir ortamda, 'kural hatası vardır' kararı aldı. Olacak şey değil! Ama bu ülkede her şey olur. Çünkü medyanın haberi yok olup bitenden! 'Bu ne rezilliktir!' diye bir manşet, bir başlık görmedim. Olamaz da zaten...
Milliyet ile Vatan gazetesinin patronu Yıldırım Demirören... Her şeyi görmezden geliyorlar; evirip çeviriyorlar. Artık bu iki gazetede TFF ile ilgili yazı okumaz oldum. Saygı duyduğum arkadaşlarıma farklı bakmaya başladım... Yani inanmadığın şeyi, hiç yazma en azından. 'Demirören'i savunacağım' diye inanmadığın konuları yazma; başkası yazsın. Öbürleri, zaten F.Bahçe forması giyenler tarafından yönetiliyorlar. Utanç verici... Tahkim'deki hukukçular bakalım ne karar verecek?