Maçtan sonra Ünal Aysal'ın, yönetim kuruluyla yaptığı olağanüstü bir toplantı var. Bu gidişata baktığımızda Mancini ile devam etmek bir soru işareti oluşturuyor mu? Bu G.Saray'dan bir şey olmaz. Çünkü bu Ünal Aysal- Bülent Tulun ikilisinden bir şey olmaz. Aysal'ın, Tulun'u niye yanına almış olduğundan emin değilim. Ama bir takım adamlar bir şeklini buluyorlar nasıl geliyorlarsa...
Orada da kalıyorlar. Galatasaray'da bu bir gelenek oldu. Adnan Sezgin, Bülent Tulun...
Evet. Böyle olunca da her türlü dedikodu dolanıyor G.Saray kulislerinde. 'Niye tutuyor yanında bu kadar? Fatih Terim'i harcayıp, Bülent Tulun'u tutmasının sebebi nedir' diye neler neler söylüyorlar. Elin ağzı torba değil, büzemezsin. Sen imkan verdin mi, bir mantıklı sebep de ortaya koyamadın mı her türlü mantıksız iddia ortaya atılır. Atan atana... Aslında bu konulara açıklık getirecek kişi Fatih Terim'di ama Terim basın toplantısında hiçbir şey söylemedi. Aysal, buna salladı, salladı, salladı, Terim de 'Bunları yutmuş görünmeyeyim, cevap vermiş olayım' diye herkesin bildiklerini söyledi. Bir şeyler var G.Saray'da. Çözüm ufukta yok. Neden yok? Çünkü Aysal, G.Saray Başkanlığı'nın kendisine vermiş olduğu şöhrete bayıldı. Medyatik şöhret Ünal Aysal'ı keyiften öldürüyor. Resimleri çıksın, televizyona çıksın...
AĞIZ İSHALİ OLMUŞ!
Yahu G.Saray Başkanı radyo yayınına canlı bağlanır mı? Böyle bir merak olabilir mi? Hani eskilerin 'ağız ishali' dedikleri bir hastalık var, aynen öyle! Afedersin falan yok aynen öyle! Karşısında mikrofon gördü mü cırcır cırcır konuşuyor, görmezse de çağırıyor. Resmi çıksın, adı çıksın... Buna kaptırdın mı kendini Galatasaray Başkanlığı yapamazsın. Aysal'ın medyatikliğini yaparsın, o da onu yapıyor işte. Reklamın kötüsü olmaz, adım çıksın da nasıl çıkarsa çıksın! Yani bu kadar başarılı bir iş adamının bu kadar medya hastalığına yakalanacağını aklımın köşesinden geçirmezdim.