Futbolcu kenara bakıp, "Orada Fatih Terim var. Şimdi düğümü çözer" diyor. Abdullah Avcı'yı gördüğünde ise, "Şimdi biz kurtuluruz" havasına giremiyor. İşte fark burada...
Türkiye, zorlu Romanya deplasmanında galip gelmeyi başardı. 2-0 kazanarak hanesine 3 puan yazdıran Milliler, şimdi Estonya ve Hollanda maçını bekliyor. Maçı nasıl buldunuz?
Çok talihli bir maçtı. Romanya, özellikle ikinci yarının ikinci bölümünde beraberliğe çok yaklaştı. Bir tanesinde direk var, bir tanesinde ise Volkan'ın çok güzel bir kurtarışı var. Bu maç berabere de bitebilirdi. Ama takım bir defa sahaya kafasında maçı kazanabileceği düşüncesiyle çıkmıştı. Burada tabii Fatih Terim'in elinde sihirli bir değneği yok. Üç günde topu topu yedi puanı olan, ümitsiz, neredeyse bitmiş, defteri dürülmüş bir takımı yeniden ümitli hale getirmek bir mucizeydi. Ama Fatih Terim adının futbolcular üzerinde bir imajı var. Teknik adamda en önemli vasıf bu.
Yani sahadaki futbolcu demeli ki 'Kenardaki adam güvenilir. Beni çıkmazdan kurtarır.' Terim'in katkısı bu. Fatih Terim'in Milli Takım'a katkısının ne olduğunu, ne olacağını ancak bu elemeler biter, Dünya Kupası finallerinde oynama hakkı kazanırsak, Terim de Milli Takım'ın başında kalırsa, o zaman görürüz. Terim'in sınavı o zaman başlar. Çünkü Terim'in takımını yapacak bir senesi var önünde.
AVCI'NIN DEFTERİ BOŞTU
Şimdiki Fatih Terim'de sadece takıma verdiği inanç gücü var. Yani maçın kafada kazanılmasını sağlayan bir imaj bu. Baktığın zaman orada Fatih Terim'i görmekle Abdullah Avcı'yı görmenin farkı; Avcı kötü hoca demek değil bu, futbolcuya verdiği izlenim... Abdullah Avcı'nın defterinde henüz bir şey yazmıyor. Fatih Terim'in defterinde ise Avrupa Ligi şampiyonluğundan, Milan hocalığına kadar neler yazılı. Yazmadığı şey yok! Futbolcu kenara bakıyor, 'Hoca şimdi bizim derdimizi çözer' diyor. Kafanda bu olduğu zaman çözersin zaten.
***
HOLLANDA UNUNU ELEDİ
Estonya ve Hollanda maçı için neler söyleyeceksiniz?
Play-off umudumuz var mı? Hollanda çok kötü oynuyor son zamanlarda. Hollanda Allah'tan başta o kadar puanı almış, birinciliği neredeyse garantilemiş.
Yoksa Hollanda şu haliyle girseydi bugün Türkiye, Macaristan, Romanya arasındaki mücadelenin içinde olurdu. Tabii o zaman da bizim son Hollanda maçımız daha zorlaşırdı. Şimdi ununu elemiş, eleğini asmış bir Hollanda gösteri maçı gibi gelecek Türkiye'ye. Bu da bizim lehimize. Ama Hollanda iyi oynamıyor. Estonya maçını mesela 90+3'te penaltıyla berabere bitirirken, o Estonya'yı Macaristan paçavraya çevirdi. Ne oldu Hollanda? Hollanda'nın son maçları tam bir tepetaklak gidiş.
***
KAFASI KARIŞTIRILMASIN
Sizce kalan maçlardan sonra Fatih Terim ile devam edilmeli mi?
Ben prensip olarak o iki maç da bitene kadar Fatih Terim ile ilgili 'Ne yapacak' tartışmasının yapılmasını çok yanlış buluyorum.
Fatih Terim'in önünde Şampiyonlar Ligi'nde Real Madrid maçı var, bir ay sonra da Estonya ve Hollanda maçı var. Bu adamın kafası zaten bunlarla doluyken bir de 'Yok Milli Takım'a mı gidecek, Galatasaray'da mı kalacak?
Ünal Aysal ne peşinde? Yıldırım Demirören'in davası ne? Göksel Gümüşdağ neler karıştırıyor?' sorularıyla uğraşmasın.
Bu maçlar bittikten sonra herkes şapkasını önüne koyar, oturur tartışırız. Ama o zamana kadar Fatih Terim'in Milli Takım ya da Galatasaray konusunu tartışmak çok yanlış, çok kasıtlı ve çok maksatlı olur. Bunu ısrarla söylerken de benim bu tartışmaya girmem iyice alevlendirmiş olur.
"Abdullah Avcı'nın defterinde bir şey yazmıyor" dediniz. Peki, Avcı dönemi için kayıp dönem diyebilir miyiz? Bu turnuvaya Fatih Terim ile başlamak mı gerekirdi?
Başından beri Fatih Terim olsaydı bu takım bu kadar kolay maçlar kaybetmezdi.
Ama buradaki sebebi söylüyorum; Fatih Terim ile Abdullah Avcı arasındaki hocalık farkı değil, imaj farkı. Bu çok önemli. Futbolcu sahada iyi oynarken, iyi sonuç alırken kenara bakmaz bile, bildiği gibi oynar. Futbolcu kenara ne zaman bakmaya başlar? Sahada sıkıştığı zaman, sonuç kötüye gittiği zaman, çeviremediği zaman... Beraberlik lazım, beraberlik golünü atamıyorsun, galip gelmen lazım, galibiyet golünü bir türlü atamıyorsun.
O zaman kenara bakmaya başlarsın, '
Hoca işte biz yapamıyoruz bu işi.' Oradaki adam güvendiği biri olursa,
'Orada şimdi Fatih Terim var. Sabahtan beri bu maçı seyrediyor, düğümü çözer' der. Abdullah Avcı henüz bu imajı verecek bir geçmişe sahip değil.
Defterinde, CV'sinde
'Ben sizi kurtarırım' inancını verecek şeyler henüz yazılı değil. Öyle olduğu zaman futbolcu kenarda Avcı'yı görüp,
'Şimdi kurtuluruz' havasına giremiyor.
Fark burada işte.