Olimpiyat Stadı finale müthiş hazırlanmıştı. İki takımın taraftarları tribünlerinde formaları ile yer aldı. Özellikle İnterli taraftarlar golü yiyinceye kadar hiç susmadı, oyuncularını sürekli şarkılarla destekledi. İnter tribünlerinde açılan bayraklar defileyi andırıyordu. İnter akıllı savunma yapıyor, kompakt futbol anlayışıyla hızlı hücum etmemesi için Manchester'a geniş alan bırakmıyordu. Hatta İnterli oyuncular tempoyu yukarı çekmiyorlar, zaman geçirmeyi dikkatlice uyguluyorlardı. Top Manchester City'deydi. İnter, oyunun savunma yönünü uyguluyor ama pozisyon üretemiyordu. Haaland da sıkı marke ediliyordu. Taktik uzmanı Guardiola ikinci yarı için takımına "Önde basın" talimatını vermiş olacak ki Manchester bütün gücüyle İnter kalesine yüklendi. Daha hızlı ayağa pas yapıyorlar, kanatlara daha hızlı çıkıyorlardı. 68'de Rodri'nin golü o dakikaya kadar tiyatro seyreder gibi maç izleyen Manchester seyircisini bir anda coşkulu bir sevince boğdu. Oyun, İnter riske girip daha fazla adamla hücum etmeye çalışırken Manchester gol ile yakaladığı öz güven sonucu kendi oyununu yakaladı. Hatta maçın kontrolünü eline geçirdi. Hakan Çalhanoğlu çok çalıştı ama Lautaro Martinez hücumda etkisiz kaldı. Martinez bir kez posizyon buldu ve Lukaku'ya pas vermeyip kendi egoistçe vurunca İnter adına gol kaçtı. Bu pozisyon sonrası Martinez ile Lukaku arasında ciddi bir tartışma yaşandı. İlkay maestro gibiydi. Basit oynadı. Tüm arkadaşlarını yönetirken sadece hücuma katkı vermeyip savunmaya gelip top bile çıkardı. Daha kaliteli oyunculara sahip olan Manchester favoriydi fark yapamadı ama Guardiola'ya İngiltere'deki ilk Devler Ligi şampiyonluğunu yaşattı.