Galatasaray'a liderlik hayırlı olsun. Zirveye oturmak yönetime, teknik heyete ve futbolculara dilerim moral olur, oyuncular da önlerindeki maçlara liderliğin verdiği sorumlulukla çıkarlar.
İki ruhlu bir Galatasaray izledik. İlk yarıda Şampiyonlar Ligi'nde oynayan bir takım havasındaydılar. İkinci yarı gol yememek için panik yapan, fazla top kaybıyla oynayan, taraftarın telaşlanmasına neden olan bir takım görüntüsündeydiler. İlk yarıdaki Galatasaray, ideal kadrosuyla sahadaydı. Özellikle 37'lik delikanlı(!) Gomis, 5 net pozisyonun 2'sini gol yaptı, 3'ünü cömertçe harcadı. Sağlı, sollu ataklarla İstanbulspor'a top göstermeyen, hücumun her türlü güzelliğini sahaya yansıtan, seyirciyi maçın içine çeken, Mertens'in harika oynadığı Galatasaray, attığından fazlasını kaçırarak soyunma odasına girdi. 2. yarıdaki G.Saray'ın tanınmaz hale gelişindeki temel neden Okan Buruk'un yaptığı değişikliklerdi. Okan hoca, iyi oynayan takıma fazla dokunmamalı. Değişikliklerle G.Saray'ın takım boyu kısaldı. İstanbulspor'da Mehmet'in kafayla attığı gole savunmada müdahale edecek oyuncu yoktu. Yusuf, Mata, özellikle Berkan oyuna girdikten sonra G.Saray'ın orta alan gücü düştü, ritmi ve dengesi bozuldu. Okan hocaya önerim var; Mata, Berkan ve Yusuf, G.Saray'ın olmazsa olmazları değil. G.Saray'ın istikrarlı kadrosu oynayabildiği kadar sahada kalmalı. Sakatlık olmadığı sürece değişiklik yapılmamalı. Eğer G.Saray garantili skor avantajını ele geçirirse o zaman Okan Buruk her türlü değişikliği yapabilir. 10 dakikalık uzatmada taraftar takımla birlikte savunma yaptı. Panik üst düzeydeydi. Herkesin "Aman gol yemeyelim" şeklinde yüreği hop hop etti.